Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YERSİZLİK : Turkish Turkish

yeri olmama ya da yeri yeterli olmama durumu

YERSİZLİK : Turkish Turkish

yerinde olmama durumu, uygunsuzluk

YERSOLUCANI : Turkish Turkish

halkalılarda topraklarda yaşıyan bir solucan (lumbricus terrestris)

YERSULAR : Turkish Turkish

arazöz

YERÜSTÜ, -NÜ : Turkish Turkish

yerin yüzeyi üstündeki bölümü

YERYAĞI, -NI : Turkish Turkish

petrol

YERYARAN : Turkish Turkish

ir tür mantar

YERYUVARI, -NI, YERYUVARLAĞI, -NI : Turkish Turkish

üstünde yaşadığımız gökcismi, yerküre

YERYÜZÜ, -NÜ : Turkish Turkish

üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler, yerkabuğu

YERYÜZÜ, -NÜ : Turkish Turkish

dünya, yaşam

YEŞERİŞ : Turkish Turkish

yeşermek eylemi ya da biçimi

YEŞERME : Turkish Turkish

yeşermek eylemi

YEŞERMEK : Turkish Turkish

(bitki) yaprak vermek, yapraklanmak

YEŞERMEK : Turkish Turkish

yeşil renk almak

YEŞERTİ : Turkish Turkish

yeşermiş yer

YEŞERTME : Turkish Turkish

yeşertmek eylemi

YEŞERTMEK : Turkish Turkish

yeşermesini sağlamak

YEŞİL : Turkish Turkish

sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk

YEŞİL : Turkish Turkish

u renkte olan

YEŞİL : Turkish Turkish

(sebzeler için) kurumamış, taze

YEŞİL : Turkish Turkish

(meyveler için) olmamış, ham

YEŞİL ALAN : Turkish Turkish

ir yerleşim bölgesinde ağaçlandırılmış, çimlendirilmiş, alanların ya da doğal yeşilliğin tümü

YEŞİL IŞIK : Turkish Turkish

yolun geçişe açık olduğunu ışık

YEŞİL IŞIK YAKMAK : Turkish Turkish

ir şeyin olmasına engel olmamak, hoş karşılamak

YEŞİL OY : Turkish Turkish

çekimser davranıldığını gösteren oy