Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YETİŞMEN : Turkish Turkish

stajyer

YETİŞMENLİK : Turkish Turkish

stajyerlik

YETİŞMİŞ : Turkish Turkish

gereken niteliğe ya da olgunluğa erişmiş

YETİŞMİŞLİK : Turkish Turkish

gereken niteliğe ya da olgunluğa erişmiş olma durumu

YETİŞTİRİCİ : Turkish Turkish

üretici, °müstahsil

YETİŞTİRİCİLİK : Turkish Turkish

yetiştirici olma durumu

YETİŞTİRİLİŞ : Turkish Turkish

yetiştirilmek eylemi ya da biçimi

YETİŞTİRİLME : Turkish Turkish

yetiştirilmek eylemi

YETİŞTİRİLMEK : Turkish Turkish

yetiştirmek eylemi yapılmak, ulaştırılmak

YETİŞTİRİLMEK : Turkish Turkish

üretilmek, büyütülmek

YETİŞTİRİLMEK : Turkish Turkish

eğitilmek

YETİŞTİRİM : Turkish Turkish

ir hayvana her hangi bir amaçla birtakım alışkanlıklar ve beceriler kazandırma işi

YETİŞTİRİŞ : Turkish Turkish

yetiştirmek eylemi ya da biçimi

YETİŞTİRME : Turkish Turkish

yetiştirmek eylemi

YETİŞTİRME : Turkish Turkish

irinin koruyuculuğunda yetişen kimse

YETİŞTİRME YURDU : Turkish Turkish

anne ve babası olmayan ya da anne ve babasınca bırakılan ve haklarında koruma kararı alınan
18 yaşlarındaki çocukların barındırılıp yetiştirildiği eğitim kurumu

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

(birini ya da bir şeyi) gitmekte ya da gitmek üzere olan bir kimse ya da şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

(vaktinde) hazır olmasını sağlamak, tamamlamak, bitirmek

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

irini gerekli bir eylem için tam zamanında bir yere götürmek

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

üretmek, büyütmek, geliştirmek

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

ıletmek, duyurmak

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

söylenmemesi gereken bir şeyi hemen söylemek

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

(çocuk için) gelişip büyümesine özen göstermek

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

eğitim, öğrenim sağlamak

YETİŞTİRMEK : Turkish Turkish

sağlayıp vermek