Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YOBAZ : Turkish Turkish

dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse)

YOBAZ : Turkish Turkish

ir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse)

YOBAZ : Turkish Turkish

kaba saba, inceliksiz (kimse)

YOBAZCA : Turkish Turkish

yobaz (bir biçimde)

YOBAZLAŞMA : Turkish Turkish

yobazlaşmak eylemi

YOBAZLAŞMAK : Turkish Turkish

yobaz duruma gelmek, yobazca davranmaya başlamak

YOBAZLIK : Turkish Turkish

yobaz olma durumu, yobazca davranış

YOGA : Turkish Turkish

edene egemen olma yoluyla tanrı'yı bilmeyi ve tanrı'ya ulaşmayı amaçlayan hint felsefesi

YOGA : Turkish Turkish

eden egzersizlerine dayanan

YOĞALMAK : Turkish Turkish

varlığı ortadan kalkmak, yok olmak

YOĞALTICI : Turkish Turkish

tüketici

YOĞALTILMA : Turkish Turkish

yoğaltılmak eylemi

YOĞALTILMAK : Turkish Turkish

yoğaltmak eylemi yapılmak

YOĞALTIM : Turkish Turkish

yoğaltmak eylemi, tüketim, °istihlak

YOĞALTMA : Turkish Turkish

yoğaltmak eylemi

YOĞALTMAK : Turkish Turkish

kullanarak, harcayarak yok etmek, tüketmek, °istihlak etmek

YOGİ : Turkish Turkish

yoga felsefesini uygulayan kimse

YOĞRULMA : Turkish Turkish

yoğrulmak eylemi

YOĞRULMAK : Turkish Turkish

yoğurmak eylemi yapılmak ya da yoğurmak eylemine konu olmak: hamur yoğruldu

YOĞRULMAK : Turkish Turkish

(metal kap) bir yere çarparak bir yanı eğrilmek, yamulmak

YOĞRULMAK : Turkish Turkish

kimi konularla sürekli uğraşma sonucu deneyim sahibi olmak, pişmek

YOĞRULUŞ : Turkish Turkish

yoğrulmak eylemi ya da biçimi

YOĞRUM : Turkish Turkish

yoğurmak eylemi

YOĞUN : Turkish Turkish

oylumuna oranla, ağırlığı çok olan, °kesif

YOĞUN : Turkish Turkish

koyu, kalın