Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YOĞURTLAMA : Turkish Turkish

yoğurtlamak eylemi

YOĞURTLAMAK : Turkish Turkish

üzerine yoğurt dökmek

YOĞURTLU : Turkish Turkish

ıçine yoğurt katılmış, içinde yoğurt bulunan

YOĞURTMAK : Turkish Turkish

yoğurmak eylemini yaptırmak

YOĞURTOTU, -NU : Turkish Turkish

kökboyasıgillerden, çiçekli dal uçlarında sütü kestirmekte kullanılan bir maya bulunan, bir yıllık ya da çok yıllık otsu bitki (galium)

YOĞURTTATLISI, -NI : Turkish Turkish

yoğurt, yumurta ve unla yapılan bir tür tatlı

YOĞURUM : Turkish Turkish

yoğrulacak kadar olan

YOĞUŞMA : Turkish Turkish

küçük bir molekülü (su) ortadan uzaklaştırarak daha iri bir molekül oluşturmak üzere iki molekülün birbirine bağlanması

YOK CANIM (SÖYLENİŞE GÖRE) : Turkish Turkish

öyle şey olmaz, hayır, inanmayın

YOK CANIM (SÖYLENİŞE GÖRE) : Turkish Turkish

sahi mi, öyle mi?

YOK DEVENİN BAŞI : Turkish Turkish

çok abartılı bir söz karşısında kullanılır

YOK ETMEK : Turkish Turkish

varlığına son vermek, ortadan kaldırmak, °ifna etmek, °izale etmek

YOK GÖSTERMEK : Turkish Turkish

kılavuzluk etmek, yolu bilmeyene anlatmak, tarif etmek

YOK GÖSTERMEK : Turkish Turkish

(bir konuda) ne yapılacağını, nasıl davranılacağını öğretmek

YOK OĞLU YOK : Turkish Turkish

ortalıkta yok, hiç yok

YOK OLMAK : Turkish Turkish

ortadan kalkmak, kaybolmak, varlığı sona ermek

YOK PAHASINA : Turkish Turkish

son derece ucuz

YOK SATMAK : Turkish Turkish

ir malı yokluğu yüzünden satamamak

YOK YERE : Turkish Turkish

hiçbir gereği ve yararı olmadan

YOK YOK : Turkish Turkish

ne istersen var

YOK YOK : Turkish Turkish

hayır hayır!

YOK YOKSUL : Turkish Turkish

zengin olmayan, fakir

YOK,-KU,-ĞU : Turkish Turkish

ulunmayan, mevcut olmayan, nesne, kimse vb., "var" karşıtı

YOK,-KU,-ĞU : Turkish Turkish

yasaklanmış olan şey, yasak

YOK,-KU,-ĞU : Turkish Turkish

olmayan, bulunmayan şey