Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YOLSUZ : Turkish Turkish

(taşıt için) yavaş giden

YOLSUZ : Turkish Turkish

kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsız

YOLSUZ : Turkish Turkish

törelere, toplumun görüşüne aykırı davranan

YOLSUZ YÖNTEMSİZ : Turkish Turkish

ir kurala, bir yönteme uymayan, usulsüz

YOLSUZLUK : Turkish Turkish

yolsuz olma durumu

YOLSUZLUK : Turkish Turkish

ir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma, °suiistimal, °nizamsızlık

YOLSUZLUK YAPMAK : Turkish Turkish

ir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmak

YOLU AÇIK : Turkish Turkish

önünde engel olmayan

YOLU AÇMAK : Turkish Turkish

geçişi önleyen engelleri kaldırmak

YOLU ALMAK : Turkish Turkish

yolun sonuna varmak

YOLUK : Turkish Turkish

tüyleri yolunmuş olan

YOLUN AÇIK OLSUN : Turkish Turkish

yolculara söylenen bir iyi dilek sözü

YOLUNA CAN VERMEK (YA DA YOLUNA CANINI VERMEK) : Turkish Turkish

irinin uğruna ölmek

YOLUNA ÇIKMAK : Turkish Turkish

karşılamaya gitmek

YOLUNA ÇIKMAK : Turkish Turkish

yolda karşısına çıkmak

YOLUNA GİRMEK : Turkish Turkish

istenilen, gerekli olan biçimde gelişmek

YOLUNA KOYMAK : Turkish Turkish

istenilen biçime getirmek, düzene koymak

YOLUNA SAPMAK : Turkish Turkish

aş vurmak

YOLUNDA GİTMEK : Turkish Turkish

olumlu gelişme göstermek; olumlu sonuçlanmak

YOLUNDAN KALMAK : Turkish Turkish

gidememek

YOLUNMA : Turkish Turkish

yolunmak eylemi

YOLUNMAK : Turkish Turkish

yolmak eylemi yapılmak, çekilip koparılmak

YOLUNMAK : Turkish Turkish

çok kederlenerek çırpınmak

YOLUNU : Turkish Turkish

uğruna

YOLUNU BEKLEMEK (YA DA GÖZLEMEK) : Turkish Turkish

gelmesini beklemek