Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YÖNETMEN : Turkish Turkish

ir kuruluşu yönetme yetkisi olan kimse, °müdür, °direktör

YÖNETMEN : Turkish Turkish

ir oyunu sahneye koyan, bir filmin çevrilmesini ya da gerçekleşmesini sağlayan kimse, °rejisör: yönetmen tüm yaşamında yalnızca bir film yapar

YÖNETMENLİK : Turkish Turkish

yönetmen olma durumu

YÖNETMENLİK : Turkish Turkish

yönetmenin görevi ya da yeri, °müdürlük, °müdüriyet, °direktörlük

YÖNETSEL : Turkish Turkish

yönetimsel

YÖNEY : Turkish Turkish

vektör

YÖNEYLEM : Turkish Turkish

ir iş alanında en iyi sonuçları elde etmek için en iyi kararları almaya yarayacak araştırmalara yönelik bilimsel çözümleme yöntemi

YONGA : Turkish Turkish

kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça, kamga

YONGAR : Turkish Turkish

üç telli bağlama

YÖNLENDİRİCİ : Turkish Turkish

yönlendirme niteliği olan

YÖNLENDİRİCİLİK : Turkish Turkish

yönlendirici olma durumu

YÖNLENDİRİLİŞ : Turkish Turkish

yönlendirmek eylemi ya da biçimi

YÖNLENDİRİLME : Turkish Turkish

yönlendirilmek eylemi

YÖNLENDİRİLMEK : Turkish Turkish

yönlendirmek eylemi yapılmak

YÖNLENDİRME : Turkish Turkish

yönlendirmek eylemi

YÖNLENDİRMEK : Turkish Turkish

ir kimsenin davranış, tutum, yapacağı iş vb. alanlarda izleyeceği yolu göstermek

YÖNLÜ : Turkish Turkish

yönü olan

YÖNLÜ : Turkish Turkish

uygun

YÖNLÜ DOĞRU : Turkish Turkish

üzerinde pozitif bir yön seçilmiş doğru

YONMAK, -AR : Turkish Turkish

yontmak

YÖNSEME : Turkish Turkish

elli bir amaca ya da sonuca yönelen, etkinliğe dönüşmeyen etki gücü, °temayül

YÖNSÜZ : Turkish Turkish

yönü olmayan

YÖNSÜZ : Turkish Turkish

amaçsız

YÖNSÜZLÜK : Turkish Turkish

yönü olmama durumu

YONT, -TU : Turkish Turkish

aşıboş hayvan