Turkish Turkish
YOSUNLANMAK, YOSUNLAŞMAK : Turkish Turkish
üzerinde yosun oluşmak, yosunla kaplanmak
YOSUNLU : Turkish Turkish
yosunu olan, yosunla kaplanmış olan
YOZ : Turkish Turkish
doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan
YOZ : Turkish Turkish
kaba, adi, bayağı
YOZ : Turkish Turkish
soysuz, yozlaşmış, °dejenere
YOZ : Turkish Turkish
kısır
YOZCU : Turkish Turkish
koyun tüccarı
YOZLAŞMA : Turkish Turkish
yozlaşmak eylemi, °tereddi
YOZLAŞMAK : Turkish Turkish
doğasındaki iyi nitelikleri sonradan yitirmek, °tereddi etmek
YOZLAŞMAK : Turkish Turkish
ir şey tinsel niteliklerinden uzaklaşmak
YOZLAŞMIŞ : Turkish Turkish
yoz duruma gelmiş, soysuzlaşmış, soysuz
YOZLAŞTIRILMA : Turkish Turkish
yozlaştırılmak eylemi
YOZLAŞTIRILMAK : Turkish Turkish
yoz duruma getirilmek
YOZLAŞTIRMA : Turkish Turkish
yozlaştırmak eylemi
YOZLAŞTIRMAK : Turkish Turkish
yozlaşmasını sağlamak, yozlaşmasına neden olmak, soysuzlaştırmak, °dejenere etmek
YOZLUK : Turkish Turkish
yoz olma durumu, °tereddi
YÜCE : Turkish Turkish
yüksek, büyük, ulu
YÜCE : Turkish Turkish
yüksek yer
YÜCE DİVAN : Turkish Turkish
anayasa mahkemesi'nin yüksek aşamadaki görevlileri yargılarken aldığı ad, °divanıâli
YÜCELİK : Turkish Turkish
yüce olma durumu, °ulviyet
YÜCELİM : Turkish Turkish
üstgeçiş
YÜCELİŞ : Turkish Turkish
yücelmek eylemi ya da biçimi
YÜCELME : Turkish Turkish
yücelmek eylemi, °itila
YÜCELMEK : Turkish Turkish
yükselmek, yüce bir duruma gelmek
YÜCELTİLİŞ : Turkish Turkish
yüceltilmek eylemi ya da biçimi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani