Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YÜKSEK : Turkish Turkish

altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan

YÜKSEK : Turkish Turkish

elirli bir yere göre daha yukarıda bulunan

YÜKSEK : Turkish Turkish

güçlü, etkili, şiddetli

YÜKSEK : Turkish Turkish

aşama ya da orunu bakımından üstün

YÜKSEK : Turkish Turkish

miktar bakımından fazla

YÜKSEK : Turkish Turkish

normal değerlerin üstünde olan, çok

YÜKSEK : Turkish Turkish

erdemli, °faziletli

YÜKSEK : Turkish Turkish

toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan

YÜKSEK : Turkish Turkish

yukarıda, üst tarafta olan yer

YÜKSEK : Turkish Turkish

üyük para ile

YÜKSEK ATLAMA : Turkish Turkish

vücudu, bacakların sıçrama gücü ile yerden keserek yüksek bir engelin öte yanına geçirme

YÜKSEK BASINÇ : Turkish Turkish

asıölçerde 760 mm. üstünde bulunan ve güzel havayı belirten hava durumu

YÜKSEK FİYAT : Turkish Turkish

değerinden aşırı fiyat

YÜKSEK GERİLİM : Turkish Turkish

otuz üç bin kilovattan elli dört bin kilovata kadar olan gerilime verilen ad

YÜKSEK PERDEDEN : Turkish Turkish

yüksek sesle

YÜKSEK PERDEDEN KONUŞMAK : Turkish Turkish

yüksek sesle konuşmak

YÜKSEK PERDEDEN KONUŞMAK : Turkish Turkish

meydan okurcasına sert konuşmak

YÜKSEK PERDEDEN KONUŞMAK : Turkish Turkish

yapılması güç şeyleri gerçekleştirebilecekmiş gibi abartmalı konuşmak

YÜKSEK SEÇİM KURULU : Turkish Turkish

seçim işlerini düzenleyen, sonuçları alıp ilan eden, seçimle ilgili yolsuzlukları önleyen kurul

YÜKSEK SES : Turkish Turkish

uzaktan işitilecek nitelikte ses

YÜKSEK SES : Turkish Turkish

ince ses

YÜKSEKLERDE DOLAŞMAK : Turkish Turkish

elde edilmesi güç şeyler istemek

YÜKSEKLİK : Turkish Turkish

yüksek olma durumu

YÜKSEKLİK : Turkish Turkish

geometrik biçimlerde, tabandan tepeye olan uzaklık

YÜKSEKLİK : Turkish Turkish

yükselti, °irtifa