Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

YÜKSEKLİK KORKUSU : Turkish Turkish

yüksek yerlerde duyulan aşırı korku, °akrofobi

YÜKSEKLİKÖLÇER : Turkish Turkish

ulunulan yerin yüksekliğini gösteren aygıt, °altimetre

YÜKSEKÖĞRENİM : Turkish Turkish

ortaöğrenim düzeyi üstündeki öğrenim

YÜKSEKÖĞRENİMLİ : Turkish Turkish

yükseköğrenim görmüş olan

YÜKSEKÖĞRETİM : Turkish Turkish

ortaöğretimin üstünde, üniversite, akademi ve yüksekokullar ile bu eğitim kurumlarını yönetmek görevini ve sorumluluğunu taşıyan birimlerden oluşan örgüt

YÜKSEKÖĞRETİM : Turkish Turkish

ortaöğretimden geçenlere, üniversite, akademi, teknik ve yüksek meslek okulları gibi türlü eğitim kurumlarınca planlanıp uygulanan öğretim

YÜKSEKOKUL : Turkish Turkish

üst düzeyde uygulayıcı meslek elemanı yetiştiren yükseköğretim kurumu

YÜKSEKTEN ATMAK : Turkish Turkish

yapamayacağı şeyleri yapabilirmiş gibi söylemek

YÜKSEKTEN UÇMAK : Turkish Turkish

yükseklerde dolaşmak

YÜKSELİM : Turkish Turkish

ir yıldızın gökküresinde ekvator düzlemine göre açısal uzaklığı

YÜKSELİŞ : Turkish Turkish

yükselmek eylemi ya da biçimi

YÜKSELME : Turkish Turkish

yükselmek eylemi, °itila

YÜKSELME : Turkish Turkish

yerkabuğunun, yerin düşey salınımından ileri gelen kımıldanımı

YÜKSELME : Turkish Turkish

suların kabararak yüzeyinin yükseğe çıkması

YÜKSELMEK : Turkish Turkish

yükseğe çıkmak

YÜKSELMEK : Turkish Turkish

güçlenmek, şiddetlenmek

YÜKSELMEK : Turkish Turkish

(fiyat için) çoğalmak artmak

YÜKSELMEK : Turkish Turkish

aşaması artmak: görevinde çabuk yükseldi

YÜKSELMEK : Turkish Turkish

yüce duruma gelmek, yücelmek

YÜKSELTEÇ : Turkish Turkish

alçak ya da yüksek frekanslı akımların yararlı etkilerini artırmaya yarayan araç, °amplifikatör

YÜKSELTGEME : Turkish Turkish

oksitleme

YÜKSELTGEMEK : Turkish Turkish

oksitlemek

YÜKSELTGEN : Turkish Turkish

kendi kolayca indirgenirken karşısındaki kimyasal özdeği yükseltgeyebilen (özdek)

YÜKSELTGENME : Turkish Turkish

oksitlenme

YÜKSELTGENMEK : Turkish Turkish

oksitlenmek