Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YÜZDÜRME : Turkish Turkish

yüzdürmek (i,ii) eylemi

YÜZDÜRMEK : Turkish Turkish

yüzmesini sağlamak ya da yüzmek eylemini yaptırmak

YÜZDÜRMEK : Turkish Turkish

(batmış ya da oturmuş tekneyi) suyun yüzüne çıkarıp yüzer duruma getirmek

YÜZDÜRMEK : Turkish Turkish

derisini çıkarttırmak, derisini soydurtmak: koyunu kasaba yüzdürdü

YÜZDÜRÜLME : Turkish Turkish

yüzdürülmek eylemi

YÜZDÜRÜLMEK : Turkish Turkish

yüzdürmek (i, ii) eylemine konu olmak ya da yüzdürmek eylemi yapılmak

YÜZE ÇIKMAK : Turkish Turkish

ir sıvının yüzüne çıkmak

YÜZE ÇIKMAK : Turkish Turkish

elli olmak, belirmek

YÜZE ÇIKMAK : Turkish Turkish

yüzsüz olmak, şımarmak

YÜZE DURAMAMAK : Turkish Turkish

irinin hatırından çıkamamak, birinin hatırını kıramamak

YÜZE GÜLMEK : Turkish Turkish

yalandan dost görünmek

YÜZE GÜLMEK : Turkish Turkish

sevimli, alımlı görünmek

YÜZE GÜLÜCÜ : Turkish Turkish

ikiyüzlü, riyakâr

YÜZE SOĞURMA : Turkish Turkish

ir gazın ya da sıvının, bir katının içine yüzeysel olarak girmesi

YÜZEN : Turkish Turkish

suda batmadan duran

YÜZEN CİSİM : Turkish Turkish

ir sıvıya tamamen batmamış olarak dengede duran cisim

YÜZER : Turkish Turkish

her birinde yüz, her kezinde yüzü bir arada olan

YÜZER HAVUZ : Turkish Turkish

açık denizde gemi onarımında kullanılan havuz

YÜZER YÜZER : Turkish Turkish

yüzlük bölüklere ayırarak

YÜZERGEZER : Turkish Turkish

karada olduğu gibi suda da kullanılabilen (araba, tank, uçak gibi) araç, °amfibi

YÜZERLİK : Turkish Turkish

yüz tanesi bir arada olan: yüzerlik yumurta sandığı

YÜZERTOP : Turkish Turkish

şamandıra

YÜZEY : Turkish Turkish

ir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, °satıh

YÜZEY ŞEKİLLERİ : Turkish Turkish

yer biçimleri, engebeler, °avarız

YÜZEYSEL : Turkish Turkish

yüzey ile ilgili, °sathi