Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ZALİMANE : Turkish Turkish

acımasız olarak, acımasız bir biçimde, acımasızca

ZALİMCE : Turkish Turkish

acımasız (olarak), acımasız (bir biçimde), acımasızca

ZALİMLİK : Turkish Turkish

zalim olma durumu ya da zalimce davranış

ZAM GELMEK : Turkish Turkish

ederi artmak

ZAM GÖRMEK : Turkish Turkish

ederi artırılmak

ZAM GÖRMEK : Turkish Turkish

ücreti artmak

ZAM YAPMAK : Turkish Turkish

ir ederi artırmak

ZAM, -MMI : Turkish Turkish

ir şeyin ederini artırma, bir eder üstüne yeni bir eder katma

ZAMAN : Turkish Turkish

) çoğunlukla, sık sık

ZAMAN : Turkish Turkish

ir eylemin içinde geçtiği, geçeceği ya da geçmekte olduğu süre, °vakit

ZAMAN : Turkish Turkish

u sürenin belirli bir parçası, °vakit

ZAMAN : Turkish Turkish

saptanmış olan an

ZAMAN : Turkish Turkish

çağ, °mevsim

ZAMAN : Turkish Turkish

ir işe ayrılmış ya da bir iş için alışılmış saatler

ZAMAN : Turkish Turkish

dönem, devir

ZAMAN : Turkish Turkish

ir süre ile ilgili durum ve koşullar

ZAMAN : Turkish Turkish

eylemlerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı

ZAMAN : Turkish Turkish

yerkabuğunun geçirdiği gelişimde saptanan ve taşıllara göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri

ZAMAN : Turkish Turkish

ölçü bölümü

ZAMAN : Turkish Turkish

güneş ve yıldızların öğlene göre açısal uzaklığına karşılık bir ölçü

ZAMAN BELİRTECİ : Turkish Turkish

ir eylemin anlamını zaman kavramı ile sınırlandıran belirteç

ZAMAN BIRAKMAK : Turkish Turkish

ir iş için süre ayırmak

ZAMAN BİRİMİ : Turkish Turkish

yinelenen gök olaylarına dayanılarak seçilen zaman aralığı

ZAMAN EKİ : Turkish Turkish

eylemlerde kullanılan ve zaman kavramı veren ek

ZAMAN KOLLAMAK : Turkish Turkish

ir işin sırasını beklemek