Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ZEHİR GİBİ : Turkish Turkish

çok acı

ZEHİR GİBİ : Turkish Turkish

çok soğuk (hava)

ZEHİR GİBİ : Turkish Turkish

çok becerikli usta

ZEHİR GİBİ : Turkish Turkish

çok üstün

ZEHİR HAFİYE : Turkish Turkish

göz açtırmaz, sert kimse

ZEHİR ZEMBEREK : Turkish Turkish

son derece acı

ZEHİR ZIKKIM : Turkish Turkish

son derece ağır, acı

ZEHİR, -HRİ : Turkish Turkish

organizmaya girince kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, °sem

ZEHİRLEME : Turkish Turkish

zehirlemek eylemi

ZEHİRLEMEK : Turkish Turkish

öldürmek amacıyla (yedirmek, içirmek vb. yollarla) zehir vermek, ağılamak

ZEHİRLEMEK : Turkish Turkish

irine zararlı düşünceler, zararlı duygular aşılamak

ZEHİRLENİŞ : Turkish Turkish

zehirlenmek eylemi ya da biçimi

ZEHİRLENME : Turkish Turkish

ir zehirin organizmaya girmesi ve organizmada birikmesi

ZEHİRLENME : Turkish Turkish

yılan, arı vb. sokması sonucu görülen sayrılık

ZEHİRLENMEK : Turkish Turkish

zehirlemek eylemi yapılmak ya da zehirlemek eylemine konu olmak, ağılanmak

ZEHİRLENMEK : Turkish Turkish

zararlı düşünceler edinmek

ZEHİRLİ : Turkish Turkish

zehiri olan

ZEHİRLİ : Turkish Turkish

zararlı (duygu, düşünce vb)

ZEHİRLİLİK : Turkish Turkish

zehirli olma durumu

ZEHİRSİZ : Turkish Turkish

zehirli olmayan

ZEHRETME : Turkish Turkish

zehretmek eylemi

ZEHRETMEK : Turkish Turkish

tatsızlık çıkarıp üzüntüye yol açmak

ZEHROLMA : Turkish Turkish

zehrolmak eylemi

ZEHROLMAK : Turkish Turkish

zevk almak umulurken üzüntü ile karşılaşmak

ZEKÂ : Turkish Turkish

ınsanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü, anlak, °dirayet, °zeyreklik, °feraset