Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ZERDE : Turkish Turkish

safranla renk ve koku verilen bir çeşit şekerli pirinç peltesi

ZERDEÇAL : Turkish Turkish

zencefilgillerden, köksaplarından safranı andıran boyalı bir madde çıkarılan, yaprakları sivri uçlu, çiçekleri sarı renkte bir bitki, hintsafranı (carcuma longa)

ZERDEVA : Turkish Turkish

ağaçsansarı

ZERDÜŞTÇÜLÜK : Turkish Turkish

ısa'dan önce vii. yüzyılda zerdüşt tarafından düzenlendiği ileri sürülen, temel ilkeleri iyilik (aydınlık) ve kötülük (karanlık) olan din. bu dinin kitabı avesta diye bilinir

ZERDÜŞTİ : Turkish Turkish

zerdüşt'ün kurduğu dinden olan (kimse)

ZERDÜŞTİ : Turkish Turkish

u din ile ilgili olan

ZERK ETMEK : Turkish Turkish

ir sıvıyı şırınga vb. ile vermek, içitmek

ZERK, -Kİ : Turkish Turkish

ir sıvıyı şırınga ile verme, içitme, içitim

ZERRE : Turkish Turkish

çok küçük parçacık

ZERRE : Turkish Turkish

molekül

ZERRE KADAR : Turkish Turkish

hiç

ZERRE KADAR...OLSAYDI : Turkish Turkish

çok az olsun....olsaydı

ZERRESİ KALMAMAK (OLMAMAK YA DA YOK) : Turkish Turkish

hiç bulunmamak, tükenmek

ZERRİN : Turkish Turkish

altından yapılmış

ZERRİN : Turkish Turkish

altın rengi, sarı

ZERRİN : Turkish Turkish

molekül

ZERZAVATÇILIK : Turkish Turkish

zerzevatçının işi, sebzecilik

ZERZEVAT, -TI : Turkish Turkish

göveri, göverti, °sebze, °sebzevat

ZERZEVATÇI : Turkish Turkish

zerzevat satan kimse, sebzeci

ZEVAHİR : Turkish Turkish

ir şeyin dışardan görünüşü, dışyüz, görünüm

ZEVAHİR İ KURTARMAK : Turkish Turkish

ir işi gereği gibi değil, yapılıyor dedirtmek için üstünkörü yapmak, görünüşü kurtarmak

ZEVAL BULMAK ( YA DA ZEVALE ERMEK) : Turkish Turkish

ozulup yok olmak, çökmek

ZEVAL VAKTİ : Turkish Turkish

gün ortası, öğle vakti

ZEVAL VERMEK : Turkish Turkish

zarar vermek ya da yok etmek

ZEVAL VERMEMEK : Turkish Turkish

korumak