Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BEDELLİ ASKERLİK : Turkish Turkish

edel ödenerek yapılan kısa süreli askerlik

BEDELSİZ : Turkish Turkish

edeli olmayan, bedel ödenmeyen

BEDELSİZ : Turkish Turkish

eşsiz, değer biçilemeyen, °bibedel

BEDEN : Turkish Turkish

canlı varlıkların maddi bölümü, °vücut

BEDEN : Turkish Turkish

vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümü, gövde

BEDEN : Turkish Turkish

kale duvarı

BEDEN CEZASI : Turkish Turkish

insan vücudu üzerine uygulanan ceza, işkence

BEDEN EĞİTİMİ : Turkish Turkish

vücudu güçlendirmek ve sağlığı korumak amacıyla araçlı ya da araçsız hareketler yapma

BEDENCİ : Turkish Turkish

eden eğitimi öğretmeni

BEDENEN : Turkish Turkish

eden bakımından

BEDENEN : Turkish Turkish

edeniyle, vücuduyla

BEDENSEL : Turkish Turkish

edenle ilgili

BEDESTEN : Turkish Turkish

eskiden değerli eşya alınıp satılan kapalı çarşı

BEDEVİ : Turkish Turkish

çölde, çadırda yaşayan, göçebe

BEDEVİ : Turkish Turkish

öyle bir yaşam sürdüren kimse

BEDEVİ : Turkish Turkish

(büyük b ile) bedevilik tarikatından olan derviş

BEDEVİLİK : Turkish Turkish

edevi olma durumu

BEDEVİLİK : Turkish Turkish

(büyük b ile) xiii yüzyılda kurulan bir sünni tarikatı

BEDHAH : Turkish Turkish

kötücül, kötü yürekli

BEDİHİ : Turkish Turkish

esbelli, apaçık

BEDİİ : Turkish Turkish

güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen

BEDİİ : Turkish Turkish

estetik

BEDİİYAT, -TI : Turkish Turkish

estetik bilimi, güzel sanatlar

BEDİR, -DRİ : Turkish Turkish

dolunay, ayın on dördü

BEDNAM : Turkish Turkish

kötü ad kazanan, kötülüğüyle dillere düşen