Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BİRLEŞİLMEK : Turkish Turkish

irleşmek eylemi yapılmak, bir araya gelinmek, buluşulmak

BİRLEŞİM : Turkish Turkish

irleşmek eylemi

BİRLEŞİM : Turkish Turkish

ir meclisin bir gün içindeki toplanmaları, °inikat

BİRLEŞİM : Turkish Turkish

döllenme için erkekle dişi hayvanın bir araya gelmesi

BİRLEŞME : Turkish Turkish

irleşmek eylemi

BİRLEŞME : Turkish Turkish

erkekle dişinin çiftleşmesi

BİRLEŞME DEĞERİ : Turkish Turkish

asit bir cismin bir atomu ile birleşebilecek olan hidrojen atomlarının en yüksek miktarı

BİRLEŞMEK : Turkish Turkish

ayrıyken tek bir bütün durumuna gelmek

BİRLEŞMEK : Turkish Turkish

uluşmak, bir araya gelmek, yan yana gelmek

BİRLEŞMEK : Turkish Turkish

uyuşmak, aynı görüşte olmak

BİRLEŞMEK : Turkish Turkish

aynı amaç çevresinde toplanmak

BİRLEŞMEK : Turkish Turkish

ir araya gelerek yeni bir madde oluşturmak, kaynaşmak

BİRLEŞMİŞ : Turkish Turkish

irleşik

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER : Turkish Turkish

uluslararası barışı, güvenliği korumak; toplumsal, kültürel ve ekonomik işbirliğini sağlamak amacıyla kurulmuş örgüt

BİRLEŞTİRİCİ : Turkish Turkish

irliği sağlayan

BİRLEŞTİRİCİ : Turkish Turkish

uzlaşmayı sağlayan

BİRLEŞTİRİCİ : Turkish Turkish

ıki ya da daha çok nesnenin birleşmesini sağlayan

BİRLEŞTİRİCİLİK : Turkish Turkish

irleştirici olma durumu

BİRLEŞTİRMECİ : Turkish Turkish

irleştirme özelliği olan

BİRLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

ir araya getirmek

BİRLİ : Turkish Turkish

ıskambil, domino gibi oyunlarda "bir" imini taşıyan kâğıt ya da pul, °as

BİRLİK : Turkish Turkish

tek, bir olma durumu, °vahdaniyet

BİRLİK : Turkish Turkish

ir amaç için birleşmiş, bir araya gelmiş olma durumu, beraberlik

BİRLİK : Turkish Turkish

irleşmiş, bir arada olma durumu, °vahdet

BİRLİK : Turkish Turkish

ınsanlar ya da şeyler arasında ortaklık, bağlılık benzerlik oluşturan bağ