Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BOĞASAMAK : Turkish Turkish

oğa istemek

BOĞASI : Turkish Turkish

ınce bez, astar

BOĞAZ : Turkish Turkish

oynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organiar, imik

BOĞAZ : Turkish Turkish

şişe, güğüm gibi kaplarda ağza yakın dar bölüm

BOĞAZ : Turkish Turkish

ıki dağ arasında dar geçit, °derbent

BOĞAZ : Turkish Turkish

ıki kara arasındaki dar deniz

BOĞAZ : Turkish Turkish

yiyeceği içeceği sağlanan kimse

BOĞAZ : Turkish Turkish

yeme içme

BOĞAZ : Turkish Turkish

yedirip içirme yükümü, °iaşe

BOĞAZ AÇMAK : Turkish Turkish

ağaçların dibini kazarak toprağı kabartmak

BOĞAZ BOĞAZA (GELMEK) : Turkish Turkish

zorlu kavga (etmek)

BOĞAZ DERDİ : Turkish Turkish

geçim için uğraşma

BOĞAZ DERDİ : Turkish Turkish

yemek pişirme, hazırlama sıkıntıları

BOĞAZ DOKUZ BOĞUMDUR : Turkish Turkish

ir söz iyice düşünmeden söylenmemelidir

BOĞAZ DURMAZ : Turkish Turkish

yeme içme gereksinme-sinin başka gereksinmeler gibi geri bırakılamayacağını anlatır

BOĞAZ KAVGASI : Turkish Turkish

geçim için yapılan didinme

BOĞAZ OLA : Turkish Turkish

"afiyet olsun, bereketli olsun" anlamına, yemek yiyenlere söylenir

BOĞAZ OLMAK : Turkish Turkish

oğazı ağrımak

BOĞAZ TOKLUĞUNA : Turkish Turkish

ayrıca ücret verilmeden yalnız karnını doyurarak

BOĞAZKESEN : Turkish Turkish

ir boğazı savunmak için deniz kıyısında yapılan hisar

BOĞAZLAMAK : Turkish Turkish

hayvan ya da insanı boğazından keserek öldürmek

BOĞAZLAMAK : Turkish Turkish

gaddarca, kan dökerek öldürmek

BOĞAZLANMAK : Turkish Turkish

oğazlamak eylemine konu olmak ya da boğazlamak eylemi yapılmak

BOĞAZLAŞMAK : Turkish Turkish

irbirini boğazlamak ya da kıyasıya dövüşmek

BOĞAZLATMAK : Turkish Turkish

oğazlamak eylemini yaptırmak