Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BOĞMAKLIKUŞ : Turkish Turkish

toygar kuşunun bir türü

BOĞU : Turkish Turkish

nişanlı kız tarafından damada gönderilen armağan bohçası

BOĞUCU : Turkish Turkish

oğma özelliği olan

BOĞUCU : Turkish Turkish

aşırı sıcaklık ve nem nedeniyle solunumu güçleştiren ortam

BOĞUCU : Turkish Turkish

can sıkıntısına neden olan, bunaltıcı (ortam)

BOĞUK : Turkish Turkish

kısılmış (ses)

BOĞUK BOĞUK : Turkish Turkish

oğuk bir biçimde, kısık kısık

BOĞUKLAŞMAK : Turkish Turkish

oğuk duruma gelmek, kısıklaşmak

BOĞULMAK : Turkish Turkish

oğmak eylemine konu olmak

BOĞULMAK : Turkish Turkish

havasızlıktan ölmek

BOĞULMAK : Turkish Turkish

unalmak

BOĞUM : Turkish Turkish

oğulmuş, sıkılmış yer

BOĞUM : Turkish Turkish

parmak ya da kamış, saz gibi bitkilerin şişkince bölümü

BOĞUM : Turkish Turkish

ınce damarların ya da sinirlerin yumak gibi toplandığı yer

BOĞUM BOĞUM : Turkish Turkish

çok boğumlu

BOĞUMLANMA : Turkish Turkish

oğumlanmak eylemi

BOĞUMLANMA : Turkish Turkish

ciğerlerden gelen havanın, ağız ve burundaki çeşitli nokta ve bölgelerde engellemeye uğrayarak ses olarak çıkması, °telaffuz

BOĞUMLANMA BÖLGESİ : Turkish Turkish

ağız boşluğunda seslerin oluştuğu çeşitli bölgelerden her biri

BOĞUMLANMA NOKTASI : Turkish Turkish

ağız boşluğunda seslerin oluştuğu noktaların her biri, çıkak, °mahreç

BOĞUMLANMAK : Turkish Turkish

oğum oluşmak, boğum boğum olmak

BOĞUMLANMAK : Turkish Turkish

ir ses çıkarmak için ses yolunun herhangi bir yerinde daralma ya da kapanma olmak, telaffuz edilmek

BOĞUMLU : Turkish Turkish

oğumu olan

BOĞUMLULUK : Turkish Turkish

oğumlu olma durumu

BOĞUMLULUK : Turkish Turkish

aşitizmde görülen, düğüme benzeyen kalınlaşmalarla beliren kemik bozukluğu

BOĞUNÇ : Turkish Turkish

unalım