Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BOĞUNTU : Turkish Turkish

zor soluk alma

BOĞUNTU : Turkish Turkish

sıkıntı

BOĞUNTU : Turkish Turkish

ir şeyi değerinden çok yükseğe satma işi, vurgunculuk, °ihtikâr

BOĞUNTUYA GETİRMEK : Turkish Turkish

irini bunaltıp şaşırtmak yoluyla kendisinden, bir iş ya da mal karşılığı olarak çok miktarda para çekmek

BOĞUNUK : Turkish Turkish

kısık, boğuk

BOĞUNUK : Turkish Turkish

sıkıntılı, kapalı, donuk

BÖĞÜR, -ĞRÜ : Turkish Turkish

ınsan ve hayvan vücudunun kaburgayla kalça arasındaki bölümü, boş böğür

BÖĞÜR, -ĞRÜ : Turkish Turkish

yan taraf

BÖĞÜRMEK : Turkish Turkish

(öküz, manda, deve) bağırmak

BÖĞÜRMEK : Turkish Turkish

(ınsan) anlaşılmaz bir biçimde yüksek sesle bağırmak

BÖĞÜRTLEN : Turkish Turkish

gülgillerden, bahçe çitlerinde, yol kenarlarında kendiliğinden yetişen, dikenli bir çalı, dikendutu (rubus)

BÖĞÜRTLEN : Turkish Turkish

u bitkinin önce kırmızıyken olgunlaşınca kararan mayhoş yemişi

BÖĞÜRTLENLİK : Turkish Turkish

öğürtlen çalılarının çok olduğu yer

BÖĞÜRTMEK : Turkish Turkish

öğürmek eylemini yaptırmak

BÖĞÜRTÜ : Turkish Turkish

öğürme sesi

BÖĞÜRÜŞ : Turkish Turkish

öğürmek eylemi ya da biçimi

BOĞUŞMAK : Turkish Turkish

irbirinin boğazına sarılmak, dövüşmek

BOĞUŞMAK : Turkish Turkish

ıtişip kakışmak

BOĞUŞMAK : Turkish Turkish

zorlu bir işin, sorunun üstesinden gelmeye çalışmak, didişmek

BOHÇA : Turkish Turkish

ıçine çamaşır, elbise gibi şeyler koyup sarmaya yarayan dört köşe kumaş

BOHÇA : Turkish Turkish

ohçaya konmuş çamaşır, eşya

BOHÇA : Turkish Turkish

nişan ya da düğün sırasında kız ya da erkek evinin birbirine bohçalayarak gönderdikleri armağanlar

BOHÇA : Turkish Turkish

ufak ve seçme tütün dengi

BOHÇABÖREĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

ohça biçiminde sarılan bir çeşit börek

BOHÇACI : Turkish Turkish

ohça içinde dokuma, elişi eşya gezdirip satan kadın