Turkish Turkish
BOKSER : Turkish Turkish
kılları kısa ve sert, bedeni bol kaslı bekçi köpeği
BOKSİT : Turkish Turkish
korindon
BOKSİTLEŞME : Turkish Turkish
oksit oluşumuyla sonuçlanan özel ayrışma türü
BOKSÖR : Turkish Turkish
yumrukoyuncusu
BOKSÖRLÜK : Turkish Turkish
oksörün işi
BOKTAN : Turkish Turkish
kötü berbat
BOL : Turkish Turkish
(nicelik bakımından) olağandan ya da alışılandan çok, "kıt" karşıtı
BOL : Turkish Turkish
ıçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük ya da geniş olan, "dar" karşıtı
BOL : Turkish Turkish
çok olarak
BOL BOL : Turkish Turkish
sıkıntıya düşmeden
BOL BULAMAÇ : Turkish Turkish
ol bol
BOL DOĞRAMAK : Turkish Turkish
(parasını) saçıp savurmak
BOL KESEDEN : Turkish Turkish
ol bol, ölçüsüz, çok
BOL PAÇA : Turkish Turkish
(pantolon için) belli bir ölçünün üzerinde olan
BOL PAÇA : Turkish Turkish
dökük, saçık, şapşal
BOL, -LÜ : Turkish Turkish
özel bir cam kap içinde likör, şarap, meyve ve madensuyu karıştırılarak hazırlanan içki
BOLAHENK : Turkish Turkish
türk müziğinde bir akort
BOLALMAK : Turkish Turkish
ollaşmak
BOLCA : Turkish Turkish
oldukça çok, çokça
BOLCA : Turkish Turkish
oldukça geniş
BÖLDÜRMEK : Turkish Turkish
ölmek eylemi yaptırılmak
BÖLE : Turkish Turkish
kuzen
BÖLEK : Turkish Turkish
ir partide, bir dernekte çıkarları doğrultusunda anlaşıp birleşenlerin oluşturduğu topluluk, °hizip, °klik
BÖLEKÇİ : Turkish Turkish
ölücü, hizipçi, klikçi
BÖLEKÇİLİK : Turkish Turkish
ölücülük, °hizipçilik, °klikçilik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani