Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BOT, -TU : Turkish Turkish

küçük tekne

BOT, -TU : Turkish Turkish

ağaç, plastik ya da kauçuktan yapılmış küçük sandal

BOT, -TU : Turkish Turkish

uzun konçlu, kapalı ayakkabı

BOTANİK : Turkish Turkish

itkibilim, °nebatat

BOTANİKÇİ : Turkish Turkish

itkibilimci

BOY : Turkish Turkish

ınsanın ya da bir canlının uzunlamasına ölçüsü

BOY : Turkish Turkish

ir şeyin tabanıyla en yüksek noktası arasındaki uzaklık

BOY : Turkish Turkish

ir yüzeyde, en sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, "en" karşıtı

BOY : Turkish Turkish

uzunluk

BOY : Turkish Turkish

yol, ırmak, deniz kıyısı

BOY : Turkish Turkish

ir şeyin boyutu, hacmi, uzunluğu

BOY : Turkish Turkish

elli bir zaman süresince

BOY : Turkish Turkish

kumaş için ölçü

BOY : Turkish Turkish

ortak bir atadan türediklerine inanan, birbirleriyle kan akrabalığı bulunduğuna inanarak evlenmeyen, toplumsal ve ekonomik ilişkilerini anaerkil, ataerkil anlayışa uygulayan geleneksel topluluk, °kabile, °klan

BOY ALMAK ( YA DA SÜRMEK) : Turkish Turkish

oyu uzamak, boylanmak

BOY APTESTİ : Turkish Turkish

ıslam dininin gerekli bulduğu durumlarda ve biçimde yıkanıp aptes alma, °gusül

BOY ATMAK : Turkish Turkish

oyu uzamak, boylanmak

BOY AYNASI : Turkish Turkish

insanı bütünüyle gösteren büyük ayna, endam aynası

BOY BOS : Turkish Turkish

vücudun yapısı bakımından biçimi

BOY BOS YERİNDE : Turkish Turkish

uzun ve biçimli

BOY BOY : Turkish Turkish

çeşitli büyüklük ve nitelikte

BOY GÖSTERMEK : Turkish Turkish

görünmek

BOY GÖSTERMEK : Turkish Turkish

gösteriş yapmak

BOY ÖLÇÜŞMEK : Turkish Turkish

yarışmak

BOY VERMEK : Turkish Turkish

(su) insan boyunu aşacak kadar derin olmak