Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BOY VERMEK : Turkish Turkish

suya dalarak boyuyla suyun derinliğini ölçmek

BOY VERMEK : Turkish Turkish

üyümek

BOY VERMEMEK : Turkish Turkish

sığ olmak, (su) insan boyunu geçmemek

BOYA : Turkish Turkish

enk vermek, dış etkilerden korumak için duvar, eşya vb.nin üzerine sürülen sıvı ya da toz ürün

BOYA : Turkish Turkish

esim yaparken ya da dokumacılıkta kullanılan yağlıboya, suluboya, kuruboya, kökboya vb. malzemenin ortak adı

BOYA : Turkish Turkish

enk, ten rengi

BOYA : Turkish Turkish

makyaj, mürekkep vb. yerine kullanılır

BOYA : Turkish Turkish

leke

BOYA : Turkish Turkish

aldatıcı görünüş

BOYA ÇEKMEK : Turkish Turkish

oyuna büyümek, uzamak

BOYA TUTMAK : Turkish Turkish

(boyanan nesne) iyi boyanır olmak

BOYA VURMAK ( YA DA ÇEKMEK) : Turkish Turkish

oyamak

BOYAAĞACI : Turkish Turkish

kabuğundan boya elde edilen bir tür kayın ağacı

BOYACI : Turkish Turkish

oya satan kimse

BOYACI : Turkish Turkish

oyama işini, boyacılığı meslek edinen kimse

BOYACI : Turkish Turkish

oya satan kimse

BOYACI : Turkish Turkish

oyama işini, boyacılığı meslek edinen kimse

BOYACI KÜPÜ : Turkish Turkish

ir işin kolayca ve çabucak yapılamayacağını anlatmak için

BOYACI KÜPÜ : Turkish Turkish

ir işin kolayca ve çabucak yapılamayacağını anlatmak için boyacı küpü mü bu? boyacı küpü değil ya? gibi deyimlerde kullanılır

BOYACI KÜPÜNE GİRMİŞ GİBİ : Turkish Turkish

çok boyalı kadın

BOYACI SANDIĞI : Turkish Turkish

ayakkabı boyacılarının boya, fırça, cila gibi gereçlerini koydukları ve müşterinin ayağını basıp, ayakkabısını boyattığı, omuza asılarak taşınabilir bir çeşit küçük sandık

BOYACILIK : Turkish Turkish

oya yapma ya da satma işi

BOYACILIK : Turkish Turkish

oyacının yaptığı iş

BOYAHANE : Turkish Turkish

oya işleri yapılan yer

BOYALI : Turkish Turkish

oya sürülmüş, boyanmış ya da boyaya batırılmış