Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BOYUTLU : Turkish Turkish

oyutu belirtilen nitelikte ya da sayıda olan

BOYUTLULUK : Turkish Turkish

oyutlu olma durumu

BOYUTSUZ : Turkish Turkish

oyut ya da boyutları olmayan

BOYUTSUZ : Turkish Turkish

yeteneksiz, yetersiz, çapsız

BOYUTSUZLUK : Turkish Turkish

oyutsuz olma durumu

BOYUTSUZLUK : Turkish Turkish

derin görüşten yoksunluk, çapsızlık

BOZ : Turkish Turkish

açık toprakrengi

BOZ : Turkish Turkish

u renkte olan

BOZ : Turkish Turkish

açılmamış, sürülmemiş (toprak)

BOZ BULANIK : Turkish Turkish

çok bulanık

BOZA : Turkish Turkish

arpa, darı, mısır, buğday gibi tahılların özünün ekşitilmesiyle yapılan koyuca, tatlı ya da mayhoş içecek

BOZA GİBİ : Turkish Turkish

(sıvılar için) koyu ve bulanık

BOZA OLMAK : Turkish Turkish

utanmak, bozum olmak

BOZACI : Turkish Turkish

oza yapan ya da satan kimse

BOZACILIK : Turkish Turkish

oza yapma ya da satma işi

BOZALAK : Turkish Turkish

yaprak tomurcuğu

BOZALAK : Turkish Turkish

taze mısır koçanı

BOZARMAK : Turkish Turkish

engi boz olmak

BOZARTI : Turkish Turkish

ekinin yeşilden sarıya dönüşerek olgunlaşması

BOZBAKKAL : Turkish Turkish

karatavukgillerden, boz renkli ardıçkuşu (turdus pilaris)

BOZCA : Turkish Turkish

engi boza çalan

BOZCA : Turkish Turkish

ışlenmemiş çalılık toprak, ham tarla

BOZDOĞAN : Turkish Turkish

ir doğan türü (falco aesalon)

BOZDOĞAN : Turkish Turkish

yeniçeriler tarafından kullanılan ve atların eyerlerinde asılı duran altı toplu gürz

BOZDUR BOZDUR HARCA : Turkish Turkish

çok az olan şeyler için alay olarak kullanılır