Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

ir ilişkiyi, bağı koparmak

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

üyük parayı ufak birimlere ayırmak

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

ir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak ya da sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

ozguna uğratmak, yenmek, ºmağlup etmek

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

altını paraya çevirmek, bozdurmak

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

ağ ya da bostanın son ürününü toplamak

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

kızlığını, bakireliğini gidermek

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

içimini ve kullanılışını değiştirmek

BOZMAK, -AR : Turkish Turkish

ırakmak, dağıtmak

BOZRAK : Turkish Turkish

engi boza çalan

BOZUCU : Turkish Turkish

ir şeyin niteliğini, özelliğini bozan

BOZUK : Turkish Turkish

ozulmuş olan, istenilen durumda olmayan

BOZUK : Turkish Turkish

esin olma özelliğini yitirmiş; bayat, çürük

BOZUK : Turkish Turkish

(bir organ) görevini yapamaz duruma gelmiş

BOZUK : Turkish Turkish

kötü

BOZUK : Turkish Turkish

kızgın, sıkıntılı

BOZUK : Turkish Turkish

türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz

BOZUK ÇALMAK : Turkish Turkish

canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak

BOZUK PARA : Turkish Turkish

ufak birimlere ayrılmış para, ufaklık

BOZUKDÜZEN : Turkish Turkish

düzensiz, düzeni bozuk olan

BOZUKLUK : Turkish Turkish

ozuk olma durumu

BOZUKLUK : Turkish Turkish

ir paranın ufak birimlere ayrılmış durumu, ufaklık, bozuk para

BOZULMAK : Turkish Turkish

ozmak eylemine konu olmak

BOZULMAK : Turkish Turkish

(yiyecek için) kokuşmak, yenilemeyecek duruma gelmek, ekşimek