Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BULAMAÇ : Turkish Turkish

sulu, cıvık hamur

BULAMAÇ : Turkish Turkish

u koyulukta yapılan türlü hamur yemekleri

BULAMAÇ YAPMAK : Turkish Turkish

ulamaç hazırlamak ya da pişirmek

BULAMAÇ YAPMAK : Turkish Turkish

toz durumundaki bir nesneyi suyla karıştırarak bulamaç durumuna getirmek

BULAMAÇLAMAK : Turkish Turkish

ir ağacın kök ya da tohumlarını bulamaca daldırarak bulamaçla kaplamak

BULAMAK : Turkish Turkish

ir nesnenin her yanını bir şeye değdirerek üstünü onunla kaplamak, bir nesneyi başka bir maddeye batırmak

BULAMAK : Turkish Turkish

kirletmek

BULANDIRICI : Turkish Turkish

ulantı veren

BULANDIRICI : Turkish Turkish

tiksindirici, nefret uyandıran

BULANDIRILMAK : Turkish Turkish

ulandırmak eylemi yapılmak

BULANDIRMAK : Turkish Turkish

ulanmasına yol açmak, bulanmasına neden olmak

BULANDIRMAK : Turkish Turkish

ıki ya da daha çok şeyi birbirlerinden ayrımsanmayacak biçimde karıştırmak

BULANIK : Turkish Turkish

ulanmış olan, duru olmayan

BULANIK : Turkish Turkish

ulutlu, kapalı

BULANIK : Turkish Turkish

açık seçik görünmeyen, net olmayan, °flu

BULANIK : Turkish Turkish

(bakış için) donuk, anlamsız; fersiz

BULANIK : Turkish Turkish

niteliği tam anlaşılmayan

BULANIK SUDA BALIK AVLAMAK : Turkish Turkish

karışık durumlardan yararlanarak kendi çıkarını sağlamak

BULANIKÇA : Turkish Turkish

iraz bulanık olan, çok duru olmayan

BULANIKLAŞMAK : Turkish Turkish

ulanık bir duruma gelmek

BULANIKLIK : Turkish Turkish

ulanık olma durumu

BULANMA : Turkish Turkish

ulanmak eylemi

BULANMAK : Turkish Turkish

ulamak eylemine konu olmak, her yanı bir şeyle kaplanmak

BULANMAK : Turkish Turkish

duruluğunu yitirmek

BULANMAK : Turkish Turkish

parlaklığını ve açıklığını yitirmek