Turkish Turkish
BULANMAK : Turkish Turkish
(ıç, mide için) bulantısı olmak
BULANMAK : Turkish Turkish
karışmak
BULANTI : Turkish Turkish
midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum
BULANTI VERMEK : Turkish Turkish
(içini, midesini) bulandırmak
BULAŞICI : Turkish Turkish
irinden başkasına geçen, bulaşan, °sari
BULAŞICI HASTALIK : Turkish Turkish
mikrop yoluyla yayılan hastalık
BULAŞICILIK : Turkish Turkish
ulaşıcı olma özelliği
BULAŞIK : Turkish Turkish
yiyecek ya da içecekte kullanılan yıkanmamış mutfak eşyası ya da kap kacak
BULAŞIK : Turkish Turkish
ulaşmış olan
BULAŞIK : Turkish Turkish
s
BULAŞIK DENİZ : Turkish Turkish
mayın tehlikesi olan deniz
BULAŞIK GEMİ : Turkish Turkish
tayfalarında ya da içindeki yolcular arasında bulaşıcı hastalık bulunan gemi
BULAŞIK İŞ : Turkish Turkish
yolsuz, uygunsuz, kirli iş
BULAŞIK SUYU GİBİ : Turkish Turkish
(sulu yiyecek ve içecekler için) kötü hazırlanmış, tadı tuzu olmayan
BULAŞIKÇI : Turkish Turkish
ışi kirli kapları yıkamak olan kimse
BULAŞIKÇILIK : Turkish Turkish
ulaşıkçının işi
BULAŞILMAK : Turkish Turkish
ulaşmak eylemine konu olmak
BULAŞKAN : Turkish Turkish
ulaştığı yerden kolay temizlenemeyen, yapışkan
BULAŞKAN : Turkish Turkish
sataşma, kavga etme alışkanlığı olan
BULAŞKANLIK : Turkish Turkish
ulaşkan olma durumu
BULAŞMA : Turkish Turkish
ulaşmak eylemi
BULAŞMAK : Turkish Turkish
ir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
BULAŞMAK : Turkish Turkish
ıstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
BULAŞMAK : Turkish Turkish
(hastalık) geçmek, sirayet etmek
BULAŞMAK : Turkish Turkish
çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani