Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BULMAK, -UR : Turkish Turkish

(kabahat, suç, kusur için) yüklemek

BULMAK, -UR : Turkish Turkish

erişmek

BULMAK, -UR : Turkish Turkish

cezaya uğramak

BULMAK, -UR : Turkish Turkish

anımsamak, hatırlamak

BÜLTEN : Turkish Turkish

devlet örgütleri, kuruluşlar ya da yetkili kişilerce herhangi bir durumla ilgili olarak süreli ya da süresiz halka yayımlanan duyuru

BÜLTEN : Turkish Turkish

dergi

BULUCU : Turkish Turkish

var olmasına karşın bir yeri, bir şeyi bulan ya da buluş yapan kimse, °kaşif

BULUCU : Turkish Turkish

gazları, mayınları, radyoaktif mineralleri, manyetik dalgaları bulmaya yarayan aygıt, °detektör

BULUCULUK : Turkish Turkish

ulucunun işi, °kâşiflik

BULUĞ : Turkish Turkish

erin olma, baliğ olma, erinlik

BULUĞA ERMEK : Turkish Turkish

erinleşmek

BULUNDURMAK : Turkish Turkish

var olmasını, hazır bulunmasını sağlamak

BULUNDURMAK : Turkish Turkish

eksik etmemek

BULUNMAK : Turkish Turkish

ulmak eylemine konu olmak

BULUNMAK : Turkish Turkish

sağlanmak

BULUNMAK : Turkish Turkish

herhangi bir durumda olmak

BULUNMAK : Turkish Turkish

(bir yerde) olmak

BULUNTU : Turkish Turkish

kazı ya da araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, kimi kez de rast gelinerek bulunan, eski çağlardan kalma eşya

BULUNTU : Turkish Turkish

sokakta bulunup alınan çocuk

BULUP BULUŞTURMAK : Turkish Turkish

çaba göstererek sağlamak, yaratmak

BULUŞ : Turkish Turkish

ulmak eylemi ya da biçimi

BULUŞ : Turkish Turkish

ılk kez yeni bir şey yaratma, °icat

BULUŞ : Turkish Turkish

ilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma ya da yöntem geliştirme, °icat

BULUŞ : Turkish Turkish

konu, duygu, düşünce ve imgede başkalarının etkisinden sıyrılarak, bunların işlenişinde yeni bir yol tutma

BULUŞ BELGESİ : Turkish Turkish

yeni bir şey bulana, bulduğu şeyden yalnız kendisinin ve yetkili kıldığı kimselerin yararlanabileceğini gösteren devletçe verilmiş belge, °ihtira beratı