Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BULUŞMA : Turkish Turkish

uluşmak eylemi

BULUŞMA YERİ : Turkish Turkish

uluşulacak yer

BULUŞMAK : Turkish Turkish

ir araya gelmek; karşılaşmak

BULUŞMAK : Turkish Turkish

önceden belirlenmiş bir yer ve zamanda bir araya gelmek

BULUŞMAK : Turkish Turkish

kavuşmak

BULUŞMAK : Turkish Turkish

aynı görüşü paylaşmak, aynı düşüncede olmak

BULUŞTURMAK : Turkish Turkish

ir araya gelmelerini sağlamak, bir araya getirmek

BULUŞULMAK : Turkish Turkish

uluşmak eylemi yapılmak

BULUT GİBİ : Turkish Turkish

çok sarhoş

BULUT, -TU : Turkish Turkish

havayuvarındaki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlar

BULUT, -TU : Turkish Turkish

herhangi bir şeyden oluşan yoğun yığın

BULUTLANMAK : Turkish Turkish

ulutlarla kaplanmak

BULUTLANMAK : Turkish Turkish

kederlenmek, hüzünlenmek

BULUTLU : Turkish Turkish

ulutlarla kaplanmış, bulutlanmış

BULUTLU : Turkish Turkish

üzerinde bulut varmış gibi bulanık görünen

BULUTLU : Turkish Turkish

(bellek için) karışık, net olmayan

BULUTLULUK : Turkish Turkish

elirli bir anda ve yerde gökyüzünün bulutlarla kaplanması durumu

BULUTSU : Turkish Turkish

uzayda ekseni çevresinde yavaşça dönen, kızgın gaz ve tozlardan oluşmuş gök varlığı, °nebülöz

BULUTTAN NEM KAPMAK : Turkish Turkish

en küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak

BULVAR : Turkish Turkish

kent içinde ağaçlı, geniş cadde

BUMBAR : Turkish Turkish

üyükbaş ve küçükbaş hayvanların kalınbağırsağı

BUMBAR : Turkish Turkish

u bağırsağa ciğer, kıyma, pirinç ya da bulgur doldurularak yapılan yemek

BUMBAR : Turkish Turkish

soğuğun girmesini önlemek için kapı ve pencere aralıklarına takılan, içi pamuk dolu, uzun bez kılıf

BUMBARLIK : Turkish Turkish

umbar yemeği için hazırlanmış dolma içi

BUMBURUŞUK : Turkish Turkish

çok, iyice buruşmuş olan