Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BUNUNLA BİRLİKTE ( YA DA BUNUNLA BERABER) : Turkish Turkish

una ek olarak

BUNUNLA BİRLİKTE ( YA DA BUNUNLA BERABER) : Turkish Turkish

unun böyle olduğuna bakmayarak

BÜNYE : Turkish Turkish

edenin direncini belirleyen özelliklerin tümü, vücut yapısı

BÜNYE : Turkish Turkish

ir kurumun, kuruluşun iç yapısı

BURA : Turkish Turkish

u yer

BURA : Turkish Turkish

kalma ve çıkma durumlarında orta hecenin düştüğü ve burda, burdan biçimlerinin kullanıldığı da görülür

BURAĞAN : Turkish Turkish

güçlü esen yel

BURALARI : Turkish Turkish

u yerler

BURALI : Turkish Turkish

u memleketli, bu yerin halkından

BURAM BURAM : Turkish Turkish

(duman, koku gibi havada yayılan şeyler için) pek çok

BURASI : Turkish Turkish

u yer

BURÇ : Turkish Turkish

kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe ya da çok köşeli kale çıkıntısı

BURÇ : Turkish Turkish

zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad

BURÇ : Turkish Turkish

ökseotu

BURÇ : Turkish Turkish

dallardaki taze yaprak ve filiz

BURÇ GEÇİRME : Turkish Turkish

ilezikleme

BURÇAK : Turkish Turkish

aklagillerden, taneleri hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki (vicia ervilia)

BURÇAK : Turkish Turkish

u bitkinin mercimeğe benzeyen tanesi

BURÇLAR KUŞAĞI : Turkish Turkish

gökküresinde, tutulumun geçtiği ve üzerinde on iki burcun (koç, boğa, ikizler, yengeç, aslan, başak, terazi, akrep, yay, oğlak, kova, balık) eşit aralıklarla dağıldığı kuşak, zodyak

BURCU : Turkish Turkish

güzel koku, ıtır

BURCU BURCU : Turkish Turkish

(koku için) güzel güzel

BURCUMAK : Turkish Turkish

güzel koku yaymak

BURDURMAK : Turkish Turkish

urmak eylemini yaptırmak

BURGAÇ : Turkish Turkish

ir engelle karşılaşan su ya da hava akıntısının dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri, °anafor, °girdap

BURGACIK À : Turkish Turkish

kargacık burgacık