Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BURGAÇLAMAK : Turkish Turkish

ükmek, kıvırmak

BURGAÇLANMAK : Turkish Turkish

urgaç oluşturmak

BURGAÇLI : Turkish Turkish

urgacı ya da burgaçları bulunan, burgaç oluşturan (su), anaforlu

BURGAÇLILIK : Turkish Turkish

urgaçlı olma durumu

BURGATA : Turkish Turkish

tel ve bitkisel halatların pus (
54 cm.) olarak çevresini belirten birim

BURGU : Turkish Turkish

tahtada belirli delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli çelik aygıt

BURGU : Turkish Turkish

tıpa çekmeye yarayan ucu sivri ve helis biçiminde demir aygıt, °tirbuşon

BURGU : Turkish Turkish

yerin orta ve derin katmanlarına inebilmeyi sağlayan delici aygıt

BURGU : Turkish Turkish

telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal

BÜRGÜ : Turkish Turkish

aşörtüsü

BÜRGÜ : Turkish Turkish

atkı

BÜRGÜ : Turkish Turkish

çarşaf

BÜRGÜ : Turkish Turkish

ınce perde

BURGUCU : Turkish Turkish

urgu yapan, satan ya da burguyla delik açan kimse

BURGULAMAK : Turkish Turkish

urguyla delmek, delik açmak

BURGULANMAK : Turkish Turkish

urgulamak eylemine konu olmak, burguyla delinmek

BURGULU : Turkish Turkish

urgusu olan

BURGULU : Turkish Turkish

urgulanmış olan

BÜRGÜLÜ : Turkish Turkish

ürgüsü olan

BURGULULAR : Turkish Turkish

urguları olan zarkanatlılar

BURGUSUZ : Turkish Turkish

urgusu olmayan

BURGUSUZ : Turkish Turkish

urgulanmamış olan

BURHAN : Turkish Turkish

kanıt

BURHAN : Turkish Turkish

elgit

BURİNA : Turkish Turkish

dört köşe yelkenlerin yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat