Turkish Turkish
BURİNATA : Turkish Turkish
yelkenlide direklerden birinin halatı
BURJUVA : Turkish Turkish
anamalcı düzende üretim araçlarını ellerinde bulunduranlarla, çıkarları bunlara özdeş olanların oluşturduğu toplumsal sınıf ve bu sınıftan olan kimse, kentsoylu
BURJUVALAŞMAK : Turkish Turkish
urjuva gibi olmak, burjuva gibi davranmak, kentsoylulaşmak
BURJUVALIK : Turkish Turkish
urjuva olma durumu
BURJUVAZİ : Turkish Turkish
urjuva sınıfı, kentsoyluluk
BURKMA : Turkish Turkish
urkmak eylemi, incitme
BURKMAK, -AR : Turkish Turkish
urarak çevirmek
BURKMAK, -AR : Turkish Turkish
urkulmak
BURKULMA : Turkish Turkish
urkulmak eylemi, bükülme
BURKULMAK : Turkish Turkish
urkmak eylemine konu olmak
BURKULMAK : Turkish Turkish
ir vücut üyesi birdenbire kendi eklemi üzerinde dönmek
BURKULMAK : Turkish Turkish
üzüntü duymak
BURMA : Turkish Turkish
urmak eylemi
BURMA : Turkish Turkish
sarığıburma tatlısının bir adı
BURMA : Turkish Turkish
urularak yapılmış bilezik
BURMA : Turkish Turkish
eneme, iğdiş etme
BURMA : Turkish Turkish
musluk
BURMA : Turkish Turkish
eğrilmek için bükülmüş yün
BURMA : Turkish Turkish
yaşken burularak kurutulan ot
BURMA : Turkish Turkish
urulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış
BURMAK, -AR : Turkish Turkish
ir şeyi iki ucundan tutup ekseni çevresinde çevirerek bükmek
BURMAK, -AR : Turkish Turkish
irinin etini iki parmağı arasında bükmek, çimdiklemek
BURMAK, -AR : Turkish Turkish
(bir yiyecek) ağıza kekre tat vermek
BURMAK, -AR : Turkish Turkish
erkekliğini gidermek, kısırlaştırmak, enemek, ºiğdiş etmek
BURMAK, -AR : Turkish Turkish
(mide, bağırsak) sancımak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani