Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BÜTÜNLEME : Turkish Turkish

ütünlemek eylemi, bütün, tek parça durumuna getirme, tamamlama, °ikmal

BÜTÜNLEME : Turkish Turkish

ütünleme sınavı

BÜTÜNLEME SINAVI : Turkish Turkish

ütünlemeye kalan öğrenciler için açılan sınav, °ikmal imtihanı

BÜTÜNLEMEK : Turkish Turkish

eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak

BÜTÜNLEMEK : Turkish Turkish

ufak paraları büyük para durumuna getirmek

BÜTÜNLEMELİ : Turkish Turkish

ütünleme sınavına girmesi gereken (öğrenci)

BÜTÜNLEMEYE KALMAK : Turkish Turkish

ir öğrenci, yarıyıl ya da öğretim yılı sonunda bir ya da birden çok dersten bir kez daha sınava girmek üzere başarısızlığa uğramak, °ikmale kalmak

BÜTÜNLENMEK : Turkish Turkish

ütünlemek eylemine konu olmak, °ikmal edilmek

BÜTÜNLER : Turkish Turkish

ütün durumuna getiren ya da bütün durumuna getirmek için eklenen, °mütemmim

BÜTÜNLER AÇI : Turkish Turkish

ölçülerinin toplamını 180° ye çıkaran açılardan her biri

BÜTÜNLEŞME : Turkish Turkish

ütünleşmek eylemi

BÜTÜNLEŞME : Turkish Turkish

parçaların uyumlu biçimde bir araya gelmesi, °entegrasyon

BÜTÜNLEŞMEK : Turkish Turkish

ütün duruma gelmek

BÜTÜNLEŞTİRİCİ : Turkish Turkish

ütünleştirmeyi sağlayan, bütünleştiren

BÜTÜNLEŞTİRİCİLİK : Turkish Turkish

ütünleştirici olma durumu

BÜTÜNLETMEK : Turkish Turkish

ütün durumuna getirtmek, tamamlatmak

BÜTÜNLEYEN : Turkish Turkish

ütün durumuna getiren, °mütemmim

BÜTÜNLÜK : Turkish Turkish

ütün olma durumu

BÜTÜNSEL : Turkish Turkish

ütün niteliğinde olan, bütünle ilgili, °total

BÜTÜNSELLİK : Turkish Turkish

ütünsel olma durumu

BUUT, -UDU : Turkish Turkish

oyut

BUUT, -UDU : Turkish Turkish

uzunluk

BÜVE, BÜVELEK : Turkish Turkish

daha çok sığırlara saldıran, onların kanını emen, vızıltılarıyla tedirginlik yaratan sokucu sinek, büve (hypoderma bovis)

BÜVET, -Tİ : Turkish Turkish

yiyecek ve içecek şeyler satılan küçük büfe

BUYMAK, -AR : Turkish Turkish

soğuktan donarak ölmek