Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇAĞIRTKAN : Turkish Turkish

ötüşüyle kendi türünden olan kuşların çevresine toplanması için avcıların yararlandığı kuş, çığırtkan

ÇAĞIRTMAÇ : Turkish Turkish

eskiden bir duyuruyu, bir haberi ya da satılacak bir malı vb.yi halka duyurmak için dolaşarak ve yüksek sesle bağırarak duyuran kimse, °tellal

ÇAĞIRTMAÇ : Turkish Turkish

kimi satışlarda aracılık eden kimse, °tellal

ÇAĞIRTMAK : Turkish Turkish

çağırmak eylemini yaptırmak

ÇAĞLA : Turkish Turkish

adem, kayısı, erik gibi çekirdekli yemişlerin olgunlaşmamış ama yenilebilecek hali

ÇAĞLAMADAN ÇATLAMAK : Turkish Turkish

gerekli olgunluğa erişmeden olgun davranışlarda bulunmak, büyüklük taslamak

ÇAĞLAMAK : Turkish Turkish

(sular) köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak

ÇAĞLAMAK : Turkish Turkish

oşmak

ÇAĞLAR : Turkish Turkish

çağlayan

ÇAĞLAYAN : Turkish Turkish

ir akarsuyun, çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer

ÇAĞLAYAN : Turkish Turkish

çok yüksek olmayan yerden dökülen su

ÇAĞLAYIK : Turkish Turkish

yerden sesle kaynayarak çıkan su, kaynak

ÇAĞLAYIŞ : Turkish Turkish

çağlama biçimi

ÇAĞMAK, -AR : Turkish Turkish

vurmak

ÇAĞNAK : Turkish Turkish

döl kesesini dolduran ve dölütü içinde bulunduran sıvı, amnios suyu

ÇAĞRI : Turkish Turkish

irinin bir yere gelmesini isteme, °davet

ÇAĞRI CİHAZI : Turkish Turkish

telekomünikasyon kuruluşları aracılığıyla yazılı mesaj verme cihazı

ÇAĞRICI : Turkish Turkish

çağırmak eylemini yapan, çağırmak için giden kimse, davetçi

ÇAĞRICI : Turkish Turkish

kimi yerlere girmek isteyenleri sırası gelince çağıran kimse

ÇAĞRICILIK : Turkish Turkish

çağrıcının görevi

ÇAĞRILI : Turkish Turkish

ir toplantıya ya da birinin yanına çağrılmış bulunan kimse, davetli

ÇAĞRILIK : Turkish Turkish

çağrı için yazılan kâğıt, °davetiye

ÇAĞRILMAK : Turkish Turkish

çağırmak eylemi yapılmak

ÇAĞRIM : Turkish Turkish

yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık

ÇAĞRIŞIM : Turkish Turkish

ir düşüncenin, davranışın, olayın ya da görüntünün, bir başkasını anımsatması