Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇAKIRKANAT : Turkish Turkish

kanatları mavi hareli bir ördek çeşidi (anas crecca)

ÇAKIRKEYF : Turkish Turkish

yarı sarhoş

ÇAKIRPENÇE : Turkish Turkish

tuttuğunu koparan, her şeyde çıkarını arayan (kimse)

ÇAKIŞIK : Turkish Turkish

çakışmış olan

ÇAKIŞMAK : Turkish Turkish

(ıki şey için) birbiriyle bütün noktalarıyla, konumlarıyla uygun olmak, üst üste gelmek

ÇAKIŞMAK : Turkish Turkish

(ıki şey için) aynı zamana denk gelmek

ÇAKIŞMAK : Turkish Turkish

söz yarışı etmek

ÇAKIŞMAK : Turkish Turkish

doğru, açı, yüzey gibi geometrik biçimler üst üste konulduklarında birbirini bütünüyle örterek eşit olmak

ÇAKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

çakışmak eylemini yaptırmak

ÇAKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

ıçki içip keyif etmek

ÇAKMA : Turkish Turkish

çakmak eylemi

ÇAKMA : Turkish Turkish

vurup çakarak yapılmış kuyumcu işi; çukurlusuna "dişi çakma", kabartmalısına da "erkek çakma" denir

ÇAKMA : Turkish Turkish

u işte kullanılan kuyumcu kalıbı

ÇAKMAK : Turkish Turkish

taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası

ÇAKMAK : Turkish Turkish

çelik, taş ve tutuşacak maddeden yapılmış tutuşturma aygıtı

ÇAKMAK : Turkish Turkish

kuruyunca kalın kabuk bağlayan kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı

ÇAKMAK ÇAKMAK (OLMAK) : Turkish Turkish

(göz için) alevler saçarcasına bakmak, kızarmak

ÇAKMAK, -AR : Turkish Turkish

vurarak sokup yerleştirmek

ÇAKMAK, -AR : Turkish Turkish

çiviyle tutturmak

ÇAKMAK, -AR : Turkish Turkish

kazık çakıp hayvan bağlamak

ÇAKMAK, -AR : Turkish Turkish

kabul edilmeyecek bir şeyi kurnazlıkla kabul ettirmek

ÇAKMAK, -AR : Turkish Turkish

vurmak

ÇAKMAK, -AR : Turkish Turkish

ir şeyi başka bir şeye sürtmek, vurmak ya da çarpmak

ÇAKMAK, -AR : Turkish Turkish

sezinlemek, anlamak, farkına varmak

ÇAKMAK, -AR : Turkish Turkish

ıçki içmek