Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇALAP : Turkish Turkish

tanrı

ÇALAPAÇA : Turkish Turkish

zorla yürüterek, sürükleye sürükleye

ÇALAR : Turkish Turkish

zil, çan gibi çalacak düzeni olan

ÇALAR : Turkish Turkish

saatlerin saat başlarında çalmasını sağlayan düzenek

ÇALAR SAAT : Turkish Turkish

ayarlanışına göre istenilen zamanda çalan saat

ÇALARMAK : Turkish Turkish

olgunlaşmaya yüz tutmak

ÇALÇENE : Turkish Turkish

durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük

ÇALDIRMAK : Turkish Turkish

çalmak eylemini yaptırmak

ÇALDIRMAK : Turkish Turkish

hırsıza kaptırmak

ÇALGI : Turkish Turkish

müzik aygıtı, °enstrüman

ÇALGI : Turkish Turkish

çalgı çalma, müzik

ÇALGI ÇAĞANAK : Turkish Turkish

çalgı, neşe ve gürültü olduğu halde

ÇALGI ÇALMAK : Turkish Turkish

ir müzik aygıtını seslendirmek

ÇALGI ORAĞI : Turkish Turkish

tırpan

ÇALGIÇ : Turkish Turkish

kimi telli çalgıların tellerine vurmaya yarar, kuş teleği, kemik, mika, boynuz vb.den yapılmış çalma aracı, tezene, °mızrap, °pena

ÇALGICI : Turkish Turkish

çalgı çalmayı kendine meslek edinmiş kimse

ÇALGICILIK : Turkish Turkish

çalgıcının işi

ÇALGICIOTU, -NU : Turkish Turkish

turpgillerden, kurak yerlerde yetişen bir bitki cinsi (sisymbrium)

ÇALGILI : Turkish Turkish

ıçinde çalgı çalınan (yer)

ÇALGILI : Turkish Turkish

çalgı çalınarak yapılan

ÇALGIN : Turkish Turkish

soğuk ya da sıcaktan gelişemeyerek cılız kalmış ekin, meyve, sebze

ÇALGIN : Turkish Turkish

kötürüm, inmeli

ÇALGIN : Turkish Turkish

deli, delimsi

ÇALGIN : Turkish Turkish

uzun süre bakır kapta kalan tadı bozulmuş yemek

ÇALGISAL : Turkish Turkish

yalnızca çalgı ya da çalgılarla seslendirilen (yapıt)