Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇALIM : Turkish Turkish

iraz benzeme, andırma

ÇALIM : Turkish Turkish

ir oyuncunun topu ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle aldatıp geçmesi

ÇALIM : Turkish Turkish

geminin su kesiminden aşağı bölümünün baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması

ÇALIM SATMAK : Turkish Turkish

kurulup büyüklük taslamak

ÇALIMINA GETİRMEK : Turkish Turkish

uygun zaman ya da durumu ele geçirmek

ÇALIMLAMAK : Turkish Turkish

oyunda topu karşı tarafa kaptırmamak için el, ayak ya da vücutla şaşırtıcı hareketlerde bulunmak

ÇALIMLAMAK : Turkish Turkish

ir fırsattan yararlana-rak bir başkasının hakkı olan bir şeyi ele geçirmek

ÇALIMLI : Turkish Turkish

gösterişli, kurumlu

ÇALIMLI : Turkish Turkish

aşı yüksek, yapısı dar (gemi)

ÇALIMLI ÇALIMLI : Turkish Turkish

çalım göstererek, kurumla

ÇALIMLIK : Turkish Turkish

yoğurt ya da maya çalmaya yetecek ölçüde

ÇALIMLILIK : Turkish Turkish

çalımlı olma durumu

ÇALIMSI : Turkish Turkish

çalıya benzeyen, çalıyı andıran

ÇALINMAK : Turkish Turkish

çalmak eylemine konu olmak ya da çalmak eylemi yapılmak

ÇALINTI : Turkish Turkish

çalınmış olan (şey)

CALİP : Turkish Turkish

celp eden, çeken, çekici

ÇALIP ÇIRPMAK : Turkish Turkish

eline geçeni çalmak

ÇALIŞ : Turkish Turkish

çalmak eylemi ya da biçimi

ÇALIŞABİLİRLİK : Turkish Turkish

çalışabilir olma durumu

ÇALIŞABİLİRLİK : Turkish Turkish

ir sanayi donanımının iyi, verimli çalışmasını sürdürebilmesi

ÇALIŞABİLİRLİK : Turkish Turkish

(mekanik, elektronik, bilişim gibi bir sistemi) gerekli kişi ve araç bulunduğunda belirtilen zaman sınırları içinde çalıştırabilme olasılığı

ÇALIŞAN : Turkish Turkish

ir iş kolunda, bir kurumda görevli olan kimse

ÇALIŞILMAK : Turkish Turkish

çalışmak eylemi yapılmak

ÇALIŞKAN : Turkish Turkish

çok çalışan, çalışmayı seven, °faal

ÇALIŞKANLIK : Turkish Turkish

çalışkan olma durumu, °faaliyet