Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇATINMAK : Turkish Turkish

kaşlarını çatıp surat asmak

ÇATIR ÇATIR : Turkish Turkish

sert bir şey kırılırken, yanarken, yerinden sökülürken ya da sıkıştırılınca çıkan ses

ÇATIR ÇATIR : Turkish Turkish

zor kullanarak, baskı yaparak

ÇATIR ÇATIR : Turkish Turkish

güçlük çekmeden

ÇATIR ÇATIR ÇATIR ÇATIR ÇATLAMAK : Turkish Turkish

çok çatlamak

ÇATIR ÇATIR ÇATIR ÇATIR ÇATLAMAK : Turkish Turkish

çok kıskanmak

ÇATIR ÇATIR ÇATIR ÇATIR ETMEK : Turkish Turkish

çatır çatır ses çıkarmak

ÇATIR ÇATIR ÇATIR ÇATIR SÖKMEK : Turkish Turkish

ir şeyi zorlayarak yerinden çekip çıkarmak

ÇATIR ÇUTUR : Turkish Turkish

ir şey kırılırken çıkan sesi anlatır

ÇATIRDAMAK : Turkish Turkish

çatır diye ses çıkarmak

ÇATIRDAMAK : Turkish Turkish

çökmeye, yok olmaya yüz tutmak, tehlikeli duruma düşmek

ÇATIRTI : Turkish Turkish

çatırdama sesi

ÇATIŞIK : Turkish Turkish

irbirini tutmayan, birbirini çelen, birbirine uymayan, çelişik, °mütenakız: bu soru üzerine bir sürü çatışık düşünceler ileri sürüldü

ÇATIŞILMAK : Turkish Turkish

çatışmak eylemi yapılmak

ÇATIŞKI : Turkish Turkish

yasaların ya da önermelerin kendi aralarında çelişikliği, °antinomi

ÇATIŞKI : Turkish Turkish

ir yasanın iki hükmü ya da iki yasa arasındaki çelişme

ÇATIŞKILAŞMAK : Turkish Turkish

çatışkı durumuna gelmek, çatışkı özelliği edinmek

ÇATIŞMA : Turkish Turkish

çatışmak eylemi

ÇATIŞMA : Turkish Turkish

silahlı büyük kavga, °arbede

ÇATIŞMA : Turkish Turkish

savaş ereğiyle düşmana karşı ilerleyen bir birliğin keşif ve güvenlik kolları arasında ilk silahlı vuruşma

ÇATIŞMA : Turkish Turkish

türlü yönlerden uzanan kıvrımlı dağ sıralarının, bir yerde dar bir açıyla birbirine yaklaşıp kaynaşması ya da düğümlenmesi

ÇATIŞMAK : Turkish Turkish

irbirine çatmak ya da çatılmak

ÇATIŞMAK : Turkish Turkish

(söz, sav ya da davranışlar) birbirini tutmamak, birbirini çelmek, °mütenakız olmak

ÇATIŞMAK : Turkish Turkish

karşılıklı vuruşmak

ÇATIŞMAK : Turkish Turkish

kavga etmek