Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇATTIK TEYELLEMESİ KALDI : Turkish Turkish

"sıkıntılı bir duruma düştük ama arkası da var daha" anlamında kullanılır

ÇATTIRMAK : Turkish Turkish

çatmak eylemini yaptırmak

ÇAV : Turkish Turkish

ses, ün, °haber

ÇAV : Turkish Turkish

at, eşek gibi hayvanların erkeklik organı

CAVALACOZ : Turkish Turkish

değersiz, önemsiz, derme çatma

ÇAVDAR : Turkish Turkish

uğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (secale cereale)

ÇAVDARLI : Turkish Turkish

çavdar katılmış

ÇAVDARMAHMUZU, -NU : Turkish Turkish

uğdaygillerin ve en çok çavdarın başağı üzerinde türeyip koyu mor renkte bir horoz mahmuzunu andıran, hekimlikte kullanılan asklı mantarlardan biri (claviceps purpurea)

ÇAVELA : Turkish Turkish

alıkçıların, tuttukları balıkları içine attıkları sepet

CAVLAK : Turkish Turkish

çıplak, tüysüz

CAVLAKI ÇEKMEK : Turkish Turkish

ölmek

CAVLAKLIK : Turkish Turkish

cavlak olma durumu, çıplaklık

CAVLAMAK : Turkish Turkish

kavlamak, tüyünü dökmek, çıplak kalmak

CAVLAMAK : Turkish Turkish

ölmek

ÇAVLAN : Turkish Turkish

çağlayanın büyüğü, °şelale

ÇAVLANMAK : Turkish Turkish

gürültüsü çevreye yayılmak

ÇAVLANMAK : Turkish Turkish

dillere düşmek

ÇAVLI : Turkish Turkish

henüz ava alıştırılmamış doğan yavrusu

ÇAVMAK : Turkish Turkish

sapmak, amaçtan şaşmak

ÇAVMAK : Turkish Turkish

(sıcak, ışık, koku) dağılıp yayılmak

ÇAVŞIR : Turkish Turkish

maydanozgillerden bir bitki ve bunun eczacılıkta kullanılan reçinesi (opopanax chironium)

ÇAVUN : Turkish Turkish

hayvan derisinden ya da çavdan yapılmış kırbaç

ÇAVUŞ : Turkish Turkish

onbaşıdan sonra gelen ve görevi manga komutanlığı olan er rütbesi

ÇAVUŞ : Turkish Turkish

askeri okullarda sınıf birincisi

ÇAVUŞ : Turkish Turkish

ir işin ya da işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse