Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
CEBİRSEL : Turkish Turkish

cebirle ilgili

CEBİRSEL DEYİM (İFADE YA DA FORMÜL) : Turkish Turkish

ilinen ya da bilinmeyen büyüklük ölçüleri üzerinde, bunlara bağlı bir büyüklük ölçüsünü çıkarmak için gerekli işlemleri gösteren ve birbirine cebirsel işaretlerle bağlanan harf ve sayılar bütünü

CEBRAİL : Turkish Turkish

peygamber'e haber getirip götürmekle görevli olduğuna inanılan melek

CEBREN : Turkish Turkish

zorla, zoraki, gücün

CEBRETMEK, -DER : Turkish Turkish

zorlamak

CEBRİ : Turkish Turkish

zorla yapılan; zor kullanılarak yaptırılan

CEBRİ YÜRÜYÜŞ : Turkish Turkish

ir yere kuvvet yetiştirmek ya da düşmandan önce varmak için yapılan sıkı yürüyüş

CEBRİNEFS : Turkish Turkish

kendini zorlama, kendini tutma

CEBRİYE : Turkish Turkish

yazgıcılık, kadercilik, °fatalizm

ÇEÇ : Turkish Turkish

tahıl yığını

ÇEÇE : Turkish Turkish

ıkikanatlılardan, insana uyku hastalığı aşılayan, sinekten büyük bir cins güney afrika böceği (glossina)

ÇEÇEN : Turkish Turkish

kafkasya'nın kuzeydoğusunda yaşayan bir halk ya da bu halkın soyundan olan (kimse)

ÇEÇENCE : Turkish Turkish

çeçen dili

ÇEÇENİSTAN : Turkish Turkish

çeçenlerin ülkesi

CEDDİNE LANET ( YA DA YEDİ CEDDİNE LANET!) : Turkish Turkish

"soyun sopunla birlikte tanrı cezanızı versin!" anlamında ilenme bildiren söz

CEDDİNE RAHMET! : Turkish Turkish

aferin, bravo ya da tanrı senden razı olsun anlamında kullanılır

ÇEDENE : Turkish Turkish

kendir, kenevir tohumu

ÇEDENE : Turkish Turkish

sakız ağacının meyvesi

CEDİ : Turkish Turkish

oğlak burcu

ÇEDİK : Turkish Turkish

eskiden mest üzerine giyilen sarı pabuç

CEDİT : Turkish Turkish

yeni

CEDRE : Turkish Turkish

guatr, °guşa

CEFA : Turkish Turkish

üyük sıkıntı, üzgü, °eziyet

CEFA ÇEKMEK ( YA DA CEFA GÖRMEK) : Turkish Turkish

üzüntü, sıkıntı çekmek

CEFA ETMEK : Turkish Turkish

üzmek, °eziyet etmek