Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇEHRE YA DA SURAT : Turkish Turkish

) öfkeli yüz (çehre,surat)

ÇEHRE ZÜĞÜRDÜ : Turkish Turkish

yüzü çirkin

CEHRİ : Turkish Turkish

kökboyasıgillerden, güzel kırmızı renk veren bir kök (rhamnus infectorius)

CEHT : Turkish Turkish

çaba, çabalama

CEHT ETMEK : Turkish Turkish

çalışıp çabalamak

ÇEK, -Kİ : Turkish Turkish

ir kimsenin, bankadaki parasının dilediği kimseye ödenmesi için bankaya gönderdiği yazılı belge

ÇEK, -Kİ : Turkish Turkish

ıslavların batı kolundan olan bir ulus ya da bu ulusun soyundan olan kimse, çekoslovak

ÇEK, -Kİ : Turkish Turkish

çek halkına özgü olan

ÇEKAP : Turkish Turkish

sağlık yönünden yapılan genel yoklama

ÇEKBERİ : Turkish Turkish

harman sap yığınlarını yıkmak için kullanılan uzun saplı çengel

ÇEKÇE : Turkish Turkish

çek dili

ÇEKÇEK : Turkish Turkish

dört tekerlekli el arabası

ÇEKECEK : Turkish Turkish

ayakkabıyı kolaylıkla giyebilmek için kullanılan ve üzerinde topuk kaydırılan oluk biçiminde araç, °kerata

ÇEKEK : Turkish Turkish

kayık, mavna ve küçük gemilerin kalafata çekildikleri yer

ÇEKEL : Turkish Turkish

küçük çapa

ÇEKEL : Turkish Turkish

üvendirenin, alt ucunda bulunan pulluğa yapışan toprağı sıyırmaya yarayan demir bölüm

ÇEKELEMEK : Turkish Turkish

tekrar tekrar çekmek

ÇEKELEZ : Turkish Turkish

sincap

ÇEKEM : Turkish Turkish

yeşil yapraklı, dikensiz, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki

ÇEKEMEMEK : Turkish Turkish

çekmek eylemini yapamamak

ÇEKEMEMEK : Turkish Turkish

katlanamamak

ÇEKEMEMEK : Turkish Turkish

kıskanarak hoş görmemek

ÇEKEMEMEZLİK : Turkish Turkish

çekememe durumu ya da çekememekten doğan davranış

ÇEKENE : Turkish Turkish

keten ipliğinden dokunmuş kilim

ÇEKER : Turkish Turkish

ir tartma aygıtının kaldırabildiği ağırlık miktarı