Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇEKİŞMEK : Turkish Turkish

(adçekme, niyet, kâğıt için) aralarında çekmek

ÇEKİŞMEK : Turkish Turkish

ağız kavgası etmek

ÇEKİŞMEK : Turkish Turkish

çaba, gayret harcamak

ÇEKİŞMELİ : Turkish Turkish

çekişmeye yol açan

ÇEKİŞMELİ : Turkish Turkish

sert, çetin, zorlu

ÇEKİŞTE : Turkish Turkish

tuzla terbiye edilmiş yeşil zeytin

ÇEKİŞTİRİCİ : Turkish Turkish

çekiştirmek eylemini yapan (kimse)

ÇEKİŞTİRİCİ : Turkish Turkish

ir kimsenin kötü taraflarını uzun uzadıya sayıp döken (kimse)

ÇEKİŞTİRİCİLİK : Turkish Turkish

çekiştirmek eylemi

ÇEKİŞTİRİLMEK : Turkish Turkish

( nsz) çekiştirmek eylemine konu olmak

ÇEKİŞTİRMEK : Turkish Turkish

uçlarından tutarak ayrı yönlere doğru çekmek

ÇEKİŞTİRMEK : Turkish Turkish

tekrar tekrar çekerek koparmak

ÇEKİŞTİRMEK : Turkish Turkish

ir kimsenin kötü taraflarını uzun uzadıya sayıp dökmek

ÇEKKİN : Turkish Turkish

elini çekmiş, ilgisiz

ÇEKME : Turkish Turkish

çekmek eylemi

ÇEKME : Turkish Turkish

masa, dolap gibi şeylerin dışarıya çekilen gözü, çekmece

ÇEKMECE : Turkish Turkish

masa, dolap gibi şeylerin dışarıya çekilen gözü, çekme

ÇEKMECE : Turkish Turkish

ıçinde mücevherat ya da başka değerli şeyler saklanan küçük, süslü sandık

ÇEKMECE : Turkish Turkish

gemilerin barınabilecekleri koy

ÇEKMECELİ : Turkish Turkish

çekmecesi olan

ÇEKMEK : Turkish Turkish

derin bir keder ya da özlemle içten gelerek ah demek

ÇEKMEK, -ER : Turkish Turkish

ir şeyi tutup kendine ya da başka bir yöne doğru yürütmek

ÇEKMEK, -ER : Turkish Turkish

(taşıt için) bırakmak, koymak

ÇEKMEKAT : Turkish Turkish

yapılarda dört yanı teras olarak bırakılan en üst kat

ÇEKMEL : Turkish Turkish

yüksek dallardaki meyveleri toplamakta kullanılan ucu çatallı sopa