Turkish Turkish
ÇELME ATMAK ( YA DA TAKMAK) : Turkish Turkish
ir işi ya da bir kimseyi baltalamak, gelişimini engellemek
ÇELMEK, -ER : Turkish Turkish
irinin önüne ayak uzatarak onu düşürmek
ÇELMEK, -ER : Turkish Turkish
yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek
ÇELMEK, -ER : Turkish Turkish
(örtü vb. bir şeyi) örtünüp iki ucunu bağlamak
ÇELMEK, -ER : Turkish Turkish
ir şeyin kenarını verev ya da çapraz kesmek, çalmak
ÇELMEK, -ER : Turkish Turkish
(düşünce ve davranış için) birbirini tutmamak, birbirine ters düşmek,çelişmek
ÇELMELEMEK : Turkish Turkish
çelme takmak, çelme atmak
ÇELMELENMEK : Turkish Turkish
çelme takılmak
ÇELMELENMEK : Turkish Turkish
(bir iş ya da kimse) engellenmek, baltalanmak
ÇELMİK : Turkish Turkish
uğday ve başakla karışık iri saman
CELP : Turkish Turkish
getirtme, kendi üzerine çekme
CELP : Turkish Turkish
mahkeme tarafından dava edene, edilene ya da tanıklara gönderilen çağrı belgesi
CELP : Turkish Turkish
askerlik ödevini yapmaya çağırma
CELP ETMEK : Turkish Turkish
kendine çekmek
CELP ETMEK : Turkish Turkish
getirmek
CELPNAME : Turkish Turkish
celp kâğıdı, çağrı belgesi
CELSE : Turkish Turkish
oturum
CELSE : Turkish Turkish
yargılamanın her bir evresi
CELSEYİ AÇMAK : Turkish Turkish
oturumu açmak
CELSEYİ TATİL ETMEK : Turkish Turkish
oturuma ara vermek
ÇELTİK : Turkish Turkish
kabuğu ayıklanmamış pirinç
ÇELTİK TARLASI : Turkish Turkish
pirinç yetiştirilen sulak tarla
ÇELTİKÇİ : Turkish Turkish
çeltik yetiştiricisi
ÇELTİKÇİLİK : Turkish Turkish
çeltik yetiştirme işi
ÇELTİKLİ : Turkish Turkish
ıçinde çeltik olan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani