Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
CENTİLMEN : Turkish Turkish

ıyi arkadaşlık eden, görgülü, kibar (erkek)

CENTİLMENCE : Turkish Turkish

centilmene yaraşır (bir biçimde)

CENTİLMENLİK : Turkish Turkish

centilmen olma durumu

CENTİLMENLİK : Turkish Turkish

centil-mene yaraşır davranış

CENTİLMENLİK ANTLAŞMASI : Turkish Turkish

hukuksal ve resmi olmayan ancak tarafların karşılıklı güvenlerine dayanan sözlü antlaşma

ÇENTMEK, -ER : Turkish Turkish

ir şeyin kenarında kertik açmak

ÇENTMEK, -ER : Turkish Turkish

soğan, salatalık gibi şeyleri küçük ve ince parçalar durumunda doğramak

CENUBİ : Turkish Turkish

güneyle ilgili, güneye özgü olan, güneyde bulunan

CENUP : Turkish Turkish

güney

CENUPLU : Turkish Turkish

güneyli

CEP HARÇLIĞI : Turkish Turkish

ir kimseye, ufak tefek gereksinmelerine harcaması için verilen para

CEP SAATİ : Turkish Turkish

cepte taşınan saat

CEP TELEFONU : Turkish Turkish

uydu aracılığıyla iletişim sağlayan kablosuz küçük telefon

CEP, -Bİ : Turkish Turkish

genellikle bir şey koymaya yarar, giysinin belli bir yeri açılarak içine yerleştirilen astardan yapılmış torba ya da giysinin üzerine konulan parçayla yapılmış yer

CEP, -Bİ : Turkish Turkish

ad tamlamalarında, tamlayan görevin-de cebe sığabilecek boyda anlamını verir

CEP, -Bİ : Turkish Turkish

savaş alanının bir yerinde düşmanın geriletilmesiyle ortaya çıkan taktik durum, çökertme

CEP, -Bİ : Turkish Turkish

trafiği kolaylaştırmak için yaya kaldırımlarda yapılan cep biçimindeki taşıt yanaşma yeri

ÇEPÇEVRE, ÇEPEÇEVRE : Turkish Turkish

ütün yanlarını kuşatacak biçimde, fırdolayı

CEPÇİ : Turkish Turkish

cepten para, cüzdan çalan yankesici

CEPDEFTERİ : Turkish Turkish

cepte taşınabilecek büyüklükte defter

ÇEPEL : Turkish Turkish

kir, bulaşık, çamur, pislik

ÇEPEL : Turkish Turkish

ürüne karışmış yabancı madde

ÇEPELLEMEK : Turkish Turkish

kirli, pis duruma getirmek

ÇEPELLEMEK : Turkish Turkish

ir şeye yabancı madde karıştırmak

ÇEPELLENMEK : Turkish Turkish

çepelli duruma gelmek