Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇİĞNEMEK : Turkish Turkish

mekanik bir araçla bir şeyin üstünden geçerek ezmek

ÇİĞNEMEK : Turkish Turkish

sayılması gereken bir şeyi saymamak

ÇİĞNEMEKYİP GEÇMEK : Turkish Turkish

ayak ya da tekerlek altına alarak ezip geçmek

ÇİĞNEMEKYİP GEÇMEK : Turkish Turkish

yolu üstünde bulunan dostuna uğramadan geçip gitmek

ÇİĞNEMEKYİP GEÇMEK : Turkish Turkish

ilişki kurması gereken kişiyi atlayıp onun üstündeki görevliye başvurmak

ÇİĞNEMİK : Turkish Turkish

ağızda çiğnenip çıkarılan yemek

ÇİĞNEMLİK : Turkish Turkish

ağızda çiğnenecek miktarda olan

ÇİĞNENİŞ : Turkish Turkish

çiğnenmek eylemi ya da biçimi

ÇİĞNENMEK : Turkish Turkish

çiğnemek eylemi yapılmak

ÇİĞNETMEK : Turkish Turkish

çiğnemek eylemini yaptırmak

ÇİĞNEYİŞ : Turkish Turkish

çiğnemek eylemi ya da biçimi

ÇİĞRENKÇİ : Turkish Turkish

çiğrenkçilik anlayışında resim yapan (sanatçı)

ÇİĞRENKÇİLİK : Turkish Turkish

xx. yüzyılın başlangıcında ilk kez izlenimciliğin renklerini bırakıp gereğinden çok arı renkler kullanarak abartılmış doğa biçimlerini gösteren resim anlayışı

ÇIĞRILTI : Turkish Turkish

çığlık

ÇIĞRIŞMAK : Turkish Turkish

hep birden bağırıp çağırarak gürültü etmek

CİHAN : Turkish Turkish

evren, âlem

CİHAN : Turkish Turkish

dünya

CİHAN : Turkish Turkish

dünya'da yaşayan insanların tümü, herkes

CİHANGİR : Turkish Turkish

dünyanın büyük bir bölümünü eline geçiren

CİHANGİRLİK : Turkish Turkish

cihangir olma durumu

CİHANNÜMA : Turkish Turkish

her tarafı görmeye elverişli, camlı çatı katı ya da taraça, kule

CİHANNÜMA : Turkish Turkish

dünya haritası

CİHANŞÜMUL : Turkish Turkish

evrensel, °üniversal

CİHAR : Turkish Turkish

dört

CİHARIDÜ : Turkish Turkish

oyunda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün ikili düşmesi