Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇILDIRTMAK : Turkish Turkish

çıldırmasına neden olmak

CİLDİYE : Turkish Turkish

deri sayrılıkları, °dermatoloji

CİLDİYECİ : Turkish Turkish

deri sayrılıkları uzmanı, °dermatolog

ÇİLE : Turkish Turkish

dervişlerin manevi yetkinliğe ulaşmak için az yemek ve uykuyla yetindikleri dönem

ÇİLE : Turkish Turkish

zahmet, sıkıntı

ÇİLE : Turkish Turkish

ıpek, yün, pamuk gibi her türlü iplik kangalı

ÇİLE : Turkish Turkish

yay kirişi

ÇİLE ÇEKMEK : Turkish Turkish

sıkıntı çekmek

ÇİLE ÇIKARMAK ( YA DA DOLDURMAK) : Turkish Turkish

sıkıntılı bir işin ya da bir durumun sona ermesini beklemek

ÇİLECİ : Turkish Turkish

kendini birçok şeyden yoksun bırakarak tapı-nan kimse

ÇİLECİLİK : Turkish Turkish

töresel ya da dinsel ereklerle, doğal eğilim-leri ve beden isteklerini yenmek için isteyerek acı çekme

ÇİLEDEN ÇIKMAK : Turkish Turkish

sabrı ve dayanıklılığı kalmayıp taşkın-lık göstermek

ÇİLEDEN ÇIKMAK : Turkish Turkish

çile süresini bitirmek

ÇİLEK : Turkish Turkish

gülgillerden, sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitki (fragaria vesca)

ÇİLEK : Turkish Turkish

u bitkinin güzel kokulu, pembe, kırmızı renkli meyvesi

ÇİLEKEŞ : Turkish Turkish

sıkıntılı ve üzüntülü durumlara düşmüş olan (kimse)

ÇİLEKEŞLİK : Turkish Turkish

çilekeş olma durumu

ÇİLEKLİ : Turkish Turkish

ıçinde, karışımında, yapısında çilek bulunan

ÇİLELEMEK : Turkish Turkish

ükülmüş ipliği çile durumuna getirmek

ÇİLELENMEK : Turkish Turkish

çile durumuna getirilmek

ÇİLELİ : Turkish Turkish

çilesi olan, çok sıkıntı çekmiş olan

ÇİLELİ : Turkish Turkish

çok üzüntülere yol açan

ÇİLEMEK : Turkish Turkish

yağmur çiselemek

ÇİLEMEK : Turkish Turkish

nemlen-mek, ıslanmak

ÇİLEMEK : Turkish Turkish

(bülbül) şakımak