Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇİLENTİ : Turkish Turkish

hafif yağmur, serpinti

ÇILGIN : Turkish Turkish

aşırı davranışlarda bulunan, deli, °mecnun

ÇILGIN : Turkish Turkish

davranışlarında aşırılığa kaçan

ÇILGINCA : Turkish Turkish

deli gibi, delicesine, aşırı olarak

ÇILGINLAŞMAK : Turkish Turkish

çılgınca davranışlarda bulunmak

ÇILGINLIK : Turkish Turkish

aşırı davranış

ÇİLİNGİR : Turkish Turkish

kilit, anahtar gibi demirciliğin ince işlerini yapan usta

ÇİLİNGİR SOFRASI : Turkish Turkish

üzerine meze ve içki konmuş tepsi, içki sofrası

ÇİLİNGİRLİK : Turkish Turkish

çilingirin yaptığı iş

CILIZ : Turkish Turkish

çok zayıf ve güçsüz, eneze, °nahif

CILIZ : Turkish Turkish

ınce, dayanıksız, gelişmemiş

CILIZ : Turkish Turkish

(işık için) güçsüz, sönük

CILIZ : Turkish Turkish

etkisiz, değersiz

CILIZLAŞMAK : Turkish Turkish

zayıf ve güçsüz düşmek, zayıflamak

CILIZLAŞMAK : Turkish Turkish

gücünü, değerini yitirmek

CILIZLIK : Turkish Turkish

cılız olma durumu

CILK ÇIKMAK : Turkish Turkish

kusurlu, boş ya da bozuk çıkmak

CILK ETMEK : Turkish Turkish

ozmak, çürütmek

CILK, -KI : Turkish Turkish

ozularak kokmuş

CILK, -KI : Turkish Turkish

cıvık

CILK, -KI : Turkish Turkish

ırinlenmiş

CILKAVA : Turkish Turkish

kurdun ya da tilkinin ense postundan yapılan kürk

CILKI ÇIKMAK : Turkish Turkish

ozulmak, doğru yoldan ayrılmak

ÇİLKİM : Turkish Turkish

küçük üzüm salkımı, çitim, çiltim

CILKLAŞMAK : Turkish Turkish

cılk duruma gelmek