Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇIPLAK : Turkish Turkish

(baş için) saçsız

ÇIPLAK : Turkish Turkish

üzerinde bitki bulunmayan

ÇIPLAK : Turkish Turkish

ıçinde, gerekli eşya bulunmayan

ÇIPLAK : Turkish Turkish

yalın, süssüz

ÇIPLAK : Turkish Turkish

olduğu gibi, apaçık

ÇIPLAK : Turkish Turkish

çıplak vücut resmi, °nü

ÇIPLAK : Turkish Turkish

yoksul kimse

ÇIPLAK GÖZLE : Turkish Turkish

görmeye yardımcı hiçbir araç kullanmaksızın

ÇIPLAKLAŞMAK : Turkish Turkish

çıplak duruma gelmek

ÇIPLAKLIK : Turkish Turkish

çıplak olma durumu

ÇIPLAKTOHUMLULAR : Turkish Turkish

açıktohumlular

ÇIPLANMAK : Turkish Turkish

çıplak duruma gelmek

ÇIPLATMAK : Turkish Turkish

giysilerinden ya da kabuğundan soymak

ÇİPO : Turkish Turkish

gemiyi istenen bir yerde tutmak için bir zincirle denize atılan, iki ya da daha çok kolu bulunan gemi demiri

CİPS : Turkish Turkish

ınce, yuvarlak kesilerek kızartılmış patates

ÇİPURA : Turkish Turkish

karagöz balığına benzer, eti beyaz, bir akdeniz balığı (aurata aurata)

ÇİR : Turkish Turkish

kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu

CIR CIR : Turkish Turkish

durup dinlenmeden ince ve usandırıcı ses çıkararak

ÇIR ÇIR : Turkish Turkish

"çırpınmak" eylemiyle birlikte ne yapacağını şaşırmış bir durumda çok üzüntü ve telaş anlatır

CIR CIR CIR CIR ÖTMEK : Turkish Turkish

gereksiz, yerli yersiz konuşmak

ÇIRA : Turkish Turkish

çam gibi reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü

ÇIRA : Turkish Turkish

lamba

ÇIRAĞ : Turkish Turkish

mum, kandil, lamba gibi ışık aracı; ışık

ÇIRAK : Turkish Turkish

zanaat öğrenmek için bir ustanın yanında çalışan kimse

ÇIRAK : Turkish Turkish

dükkânda ayak işlerine bakan kimse