Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇOKTANRILILIK : Turkish Turkish

irden çok tanrısı bulunma ve onlara inanma, birden çok tanrıya tapınma, °paganizm

ÇOKTASIM : Turkish Turkish

irinin vargısı, ötekine öncül olma yoluyla birbirine bağlı bulunan birçok tasımdan oluşmuş kanıt

ÇOKTERİMLİ : Turkish Turkish

aralarında artı (+) ya da eksi (-) imi bulunan birçok terimden oluşan cebirsel anlatım

ÇÖKTÜRME : Turkish Turkish

çöktürmek eylemi

ÇÖKTÜRME HAVUZU : Turkish Turkish

pissuyu temizleme döşemlerinde, yabancı maddelerin çöktürüldüğü havuz

ÇÖKTÜRMEK : Turkish Turkish

çökmesine yol açmak, çökmesine neden olmak

ÇÖKTÜRÜCÜ : Turkish Turkish

çökmeye yol açan tepkime maddesi

ÇOKU GİTTİ AZI KALDI : Turkish Turkish

yapılmakta olan işin en önemli, en güç bölümü bitti, geriye pek bir şey kalmadı. "ıkinci defa düğünümüzden bahsettim

ÇOKU ZARAR, AZI KARAR : Turkish Turkish

aşırıya kaçmamalı

ÇÖKÜK : Turkish Turkish

çökmüş, çukurlaşmış, içeri çekilmiş

ÇÖKÜKLÜK : Turkish Turkish

çökük olma durumu

ÇOKULUSLU : Turkish Turkish

ıki ya da daha çok ulusla ilgili olan

ÇOKULUSLULUK : Turkish Turkish

çokuluslu olma durumu

ÇÖKÜM : Turkish Turkish

çökme biçimi, °inhitat

ÇÖKÜNTÜ : Turkish Turkish

çökme

ÇÖKÜNTÜ : Turkish Turkish

çöken şeylerin kalıntısı, °enkaz

ÇÖKÜNTÜ : Turkish Turkish

suyun dibine çöken şeyler

ÇÖKÜNTÜ : Turkish Turkish

yerbilimsel bir olay sonunda oluşan toprak çöküklüğü

ÇÖKÜNTÜ : Turkish Turkish

uyaranlara karşı duyarlığın, iş yapabilme gücünün, kendine güvenin azalarak karamsarlığın, umutsuzluğun güçlenmesiyle ortaya çıkan ussal bozukluk, °depresyon

ÇÖKÜŞ : Turkish Turkish

çökmek eylemi ya da biçimi

ÇÖKÜŞ : Turkish Turkish

yıkılma

ÇÖKÜŞ : Turkish Turkish

çömelip yere oturuş

ÇÖKÜŞ : Turkish Turkish

son bulma, mahvolma, °inhitat

ÇOKUŞMAK : Turkish Turkish

toplanmak, birikmek, üşüşmek

ÇÖKÜŞMEK : Turkish Turkish

ir şeyin başına çöküp toplanmak