Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇOKYÜZLÜ : Turkish Turkish

ütün yüzleri birer çokgen olan şekil

ÇÖL : Turkish Turkish

kumluk, susuz ve ıssız geniş arazi, °sahra

ÇOLAK : Turkish Turkish

eli ya da kolu sakat olan

ÇOLAKLIK : Turkish Turkish

el ya da kol sakatlığı

ÇÖLCÜL : Turkish Turkish

çöllerde yaşayan (hayvan, bitki)

ÇÖLE DÖNMEK : Turkish Turkish

eski güzelliğini, canlılığını yitirmek, harap olmak

ÇÖLLEŞMEK : Turkish Turkish

özlü toprağı akıp çöl durumuna gelmek

ÇÖLLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

çöl durumuna getirmek

ÇÖLLÜK : Turkish Turkish

çölü çok olan

ÇÖLLÜK : Turkish Turkish

çorak

ÇOLPA : Turkish Turkish

ayağı sakat olan

ÇOLPA : Turkish Turkish

eceriksiz, eli işe yakışmayan, acemi

ÇOLPALIK : Turkish Turkish

çolpa olma durumu

ÇOLUK ÇOCUK : Turkish Turkish

çocuklarla birlikte aile topluluğu

ÇOLUK ÇOCUK : Turkish Turkish

ir işte gereken deneyimi kazanmamış yaşça küçük kimseler

ÇOLUK ÇOCUK ÇOLUK ÇOCUK ELİNDE KALMAK : Turkish Turkish

deneyimsiz, çok genç kişilerin yönetimi altında yaşamak zorunda kalmak

ÇOLUK ÇOCUK ÇOLUK ÇOCUKA KARIŞMAK : Turkish Turkish

evlenip çocukları dünyaya gelmek

ÇOLUK ÇOCUK SAHİBİ OLMAK : Turkish Turkish

evlenip eşi ve çocukları olmak

ÇOLUN : Turkish Turkish

alıkçıların kullandığı ağkepçe

ÇOMAK : Turkish Turkish

değnek

ÇOMAR : Turkish Turkish

ıri köpek, çoban köpeği

ÇÖMÇE : Turkish Turkish

tahta kepçe

ÇÖMELMEK : Turkish Turkish

dizlerini bükerek topukları üzerine oturmak

ÇÖMELTMEK : Turkish Turkish

çömelmek eylemini yaptırmak

CÖMERT : Turkish Turkish

para ve malını esirgemeden veren, eliaçık, selek, °semih