Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
COŞKULANMAK : Turkish Turkish

coşkulu duruma gelmek

COŞKULU : Turkish Turkish

coşkusu olan, coşku veren

COŞKUN : Turkish Turkish

coşmuş olan, coşku duyan

COŞKUNCA : Turkish Turkish

coşkun (bir biçimde)

COŞKUNLAŞMAK : Turkish Turkish

coşkun bir duruma gelmek

COŞKUNLUK : Turkish Turkish

coşkun olma durumu ya da coşkunca yapılan iş

COŞKUSAL : Turkish Turkish

coşkuyla ilgili olan

COŞKUSAL : Turkish Turkish

irey ya da topluluklarda coşku uyandırma niteliği olan

COŞKUSAL : Turkish Turkish

olağandan daha çok coşkulanan ya da coşkuların etkisi altında kalan (kimse)

COŞKUSUZ : Turkish Turkish

coşkusu olmayan, isteksizce davranan

COŞMA : Turkish Turkish

coşmak eylemi, °galeyan

COŞMAK, -AR : Turkish Turkish

duyguları güçlü bir tepkiyle dışarı vurmak, °galeyan etmek

COŞMAK, -AR : Turkish Turkish

(doğa olaylarından herhangi biri) birdenbire çoğalıp hızlanmak

COŞTURMAK : Turkish Turkish

coşmasını sağlamak, coşmasına yol açmak

COŞTURUCU : Turkish Turkish

coşturan

COŞTURUCULUK : Turkish Turkish

coşturucu olma durumu

COŞTURULMAK : Turkish Turkish

coşmak eylemi yaptırılmak

COŞUMCULUK : Turkish Turkish

omantizm

ÇOTİRA : Turkish Turkish

çotiragillerden, dikenli sert pullu, kısa ve geniş, siyaha yakın esmer bir balık (balistes capriscus)

ÇOTİRAGİLLER : Turkish Turkish

örnek hayvanı çotira olan kemikli balıklar familyası

ÇOTRA : Turkish Turkish

ağaçtan yapılmış küçük su kabı

ÇOTUK : Turkish Turkish

dışarıda kalmış ağaç kökü

ÇOTUK : Turkish Turkish

kesilen ağacın topraktan yukarıda kalan bölümü

ÇOTUK : Turkish Turkish

asma kütüğü, tevek

ÇÖVEN : Turkish Turkish

kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpürten, kir temizleyici bir bitki, sabunotu, helvacıkökü (saponaria officinalis)