Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÇUBUKLU : Turkish Turkish

(kumaşta) uzunlamasına çizgili

ÇUBUKLUK : Turkish Turkish

çubuk saklanan uzun dolap

ÇUBUKUNU TÜTTÜRMEK : Turkish Turkish

üzüntüsüz, kaygısız yaşamak

CÜCE : Turkish Turkish

oyu ve bedeni normalden çok daha kısa olan (kimse)

CÜCE : Turkish Turkish

gelişmemiş

CÜCELİK : Turkish Turkish

cüce olma durumu

CÜCÜK : Turkish Turkish

filiz, tomurcuk

CÜCÜK : Turkish Turkish

kümes hayvanlarının yavrusu, civciv

CÜCÜK : Turkish Turkish

kuş yavrusu

CÜCÜK : Turkish Turkish

soğan, marul gibi katmerli bitkilerin en iç bölümü

CÜCÜK : Turkish Turkish

ir şeyin küçüğü ya da onu andıran bir parçası

CÜCÜKLEMEK : Turkish Turkish

cücük oluşturmak

CÜCÜKLENMEK : Turkish Turkish

filizlenmek

CÜCÜKLÜ : Turkish Turkish

cücüğü olan

CÜDA : Turkish Turkish

(yurt, baba ocağı gibi çok sevilen şeylerden) ayrılmış olan, uzak kalmış olan

CUDAM : Turkish Turkish

eceriksiz, güçsüz, görgüsüz kimse

ÇUHA : Turkish Turkish

tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş

ÇUHAÇİÇEĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

ılkbaharda çiçek açan çuhaçiçeğigillerin örnek bitkisi (primula)

ÇUHAÇİÇEĞİGİLLER : Turkish Turkish

ıkiçeneklilerden, örneği çuhaçiçeği olan bir bitki familyası

ÇUHACILIK : Turkish Turkish

çuha dokuma işi

ÇUHADAR : Turkish Turkish

ir dairenin dışardaki ayak işlerine bakan kimse

ÇUHADARLIK : Turkish Turkish

çuhadarın işi

ÇUHALI : Turkish Turkish

üzerinde çuhası olan, çuha kaplanmış olan

ÇUHÇUH : Turkish Turkish

(çocuk dilinde) tren

CÜHELA : Turkish Turkish

ilgisizler, cahiller